0
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
118
Okunma
Bir zamanlar, yıldızları yastık eden bir çocuktum,
Göğün nabzını dinlerdim annemin kucağında.
Baba duası gibi serin,
Ve bir dağın koynunda saklı bir masal gibi derindi uykum.
Derken...
Ay, yüzünü başka bir dile çevirdi —
Ve ben sustuğum her gecede biraz daha konuştum.
Bir gölgeyle sözleştim o gece:
"Gel," dedi, "sana kendini göstereyim,
Ama gözlerini değil, kalbini aç bana."
Yürüdüm…
Zaman, tersine akan bir ırmak gibi
Ayaklarımı geçmişin çamuruna çekti.
Küçük bir taş ev gördüm,
İçinde bir kadın — yüzü ateş, elleri buz.
“Ben senin annenim,
Ama öldüğümde değil, doğduğun anda kayboldum,” dedi.
Sonra bir adam — gözlerinde yıldızların küskün parıltısı:
“Ben baban değilim,” dedi,
“Senin yarınlarını doğuran bir yalanım.”
Kulağıma bir şiir fısıldadı,
Kelimeleri suya dönüşüp ruhumu yıkadı.
Bir dağ çıktı karşıma,
Zirvesinde çocukluğumun çığlığı.
Dönüp baktım:
Arkamda binlerce “ben”,
Kimisi ağlayan, kimisi başkaldıran...
Ama en sessizi en çok anlatandı.
Ve bir kuyu…
İçinde sadece bir göz:
Ne renk, ne ırk, ne zaman tanıyordu —
Sadece bakıyordu.
Kuyu konuştu:
“Sen artık yalnız bir insan değilsin,
Sen artık bir kelimesin.”
Bir kitap açtım, sayfaları aynaydı;
Her biri bir yanımı yüzüme çarptı.
Birinde aşka dokunan parmaklarım,
Bir diğerinde küle dönen dua vardı.
Ve ben ilk kez suskunluğumu okudum,
İlk kez kendimi anlamadan inandım.
Bir fısıltı gezdi rüzgârın içinden:
"Sen sandığın gibi biri değilsin," dedi.
"Sen, anlatmadığın şiirlere benziyorsun
Ve yazılmamış sonlara doğmuşsun."
İçimde bir savaş başladı o an —
Kalem mi galip gelir, yoksa kalp mi?
Gecenin tam ortasında bir kapı açıldı
Üzerinde ne isim ne de kilit vardı.
Adım attım...
Zaman yoktu artık,
Sadece his vardı:
Bir çiçeğin açarken ağlaması gibi sessiz.
Sonra gölgem geri döndü yanıma,
Elinde kırık bir saat ve bir söz:
“Sen kendine geciktin,” dedi,
Ama hâlâ vakit var...
Çünkü şiirler
Zamana karşı yazılmış bir direniştir.
5.0
100% (2)