3
Yorum
13
Beğeni
5,0
Puan
378
Okunma
Semûd Kavmi ve Hz. Sâlih’in Görevi
Hz. Sâlih, Ad kavminden sonra gelen Semûd kavmine peygamber olarak gönderilmiştir. Semûd halkı, bugünkü Hicaz ile Şam arasında kalan Hicr (Medâin-i Sâlih) bölgesinde yaşamıştır. Kayaları oyarak sağlam evler yapmışlar, güçlü medeniyet kurmuşlardı. Ancak bu başarılarına rağmen putlara tapıyor, zulüm ve israf içinde yaşıyorlardı.
Allah, onlara içlerinden birini, Hz. Sâlih’i gönderdi.
Mucize: Dişi Deve
Semûd kavmi, Hz. Sâlih’ten mucize olarak bir kayanın içinden çıkan bir dişi deve göstermesini istediler. Allah, onların isteği üzerine mucize olarak canlı bir deve yarattı. Ancak bu deveyi:
• Rahatsız etmemeleri,
• Suyun bir gün deveye, bir gün halka ait olması şartıyla paylaşılması gerektiği belirtildi.
________________________________________
İsyan ve Devenin Katli
Kavmin ileri gelenleri bu uyarıya rağmen:
• Hz. Sâlih’i yalancılıkla suçladılar.
• Mucize deveyi boğazlayıp öldürdüler.
________________________________________
A’râf / 73. Ayet
Semûd kavmine de kardeşleri Sâlih’i gönderdik. Onlara şöyle dedi: “Ey kavmim! Allah’a kulluk edin; çünkü sizin O’ndan başka ilâhınız yoktur. Doğrusu Rabbinizden size apaçık bir delil gelmiştir. O da, size bir mûcize olarak Allah’ın şu devesidir. Onu kendi hâline bırakın, Allah’ın arzında yesin, içsin. Sakın ona bir kötülük yapmayın, yoksa sizi can yakıcı bir azap yakalayıverir.”
A’râf / 74. Ayet
“Bir düşünün: Allah sizi Âd kavminin ardından halîfeler kıldı ve yeryüzünde size geniş imkânlar bahşetti. Yerin düzlüklerine saraylar kuruyor, dağları yontarak evler yapıyorsunuz. Öyleyse Allah’ın bütün bu nimetleri üzerinde düşünün de, bozguncular kesilip yeryüzünde karışıklık çıkarmayın.”
A’râf / 75. Ayet
Kavminin büyüklük taslayan önde gelenleri, kendi kavimlerinden zayıf ve hor gördükleri mü’minlere: “Sâlih’in, Rabbi tarafından gönderilmiş bir peygamber olduğunu kesin olarak biliyor musunuz?” diye çıkışırlar, onlar da: “Biz, ona indirilen her şeye kesinlikle iman ediyoruz” derlerdi.
A’râf / 76. Ayet
Büyüklük taslayan o zâlimler ise: “Siz neye inanıyorsanız, işte biz de onu bütünüyle inkâr ediyoruz” diye karşılık verirlerdi.
A’râf / 77. Ayet
Derken o dişi deveyi kesip öldürdüler, böylece Rablerinin emrinden dışarı çıktılar ve: “Ey Sâlih, eğer gerçekten sen peygamberlerden isen bizi tehdit edip durduğun azabı getir de görelim!” diye meydan okudular.
A’râf / 78. Ayet
Nihâyet o dehşetli sarsıntı onları kıskıvrak yakalayıverdi de oldukları yerde yüz üstü serilip kaldılar.
A’râf / 79. Ayet
Bu tecelli karşısında Sâlih, oradan uzaklaşırken şöyle diyordu: “Ey kavmim! Ben size Rabbimin buyruklarını tebliğ ettim, size samimi olarak nasihatte bulundum. Fakat siz nasihat edenleri sevmiyordunuz.”
Tevbe / 70. Ayet
Yoksa onlara daha önce helâk edilen toplulukların, Nûh kavminin, Âd ve Semûd’un, İbrâhim kavminin, Medyen halkının ve şehirleri altı üstüne getirilmiş Lût kavminin ibret dolu haberleri gelmedi mi? Halbuki onlara peygamberleri apaçık deliller getirmişti de, kabul etmemişlerdi. Allah onlara kesinlikle zulmetmedi, fakat onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı.
Hûd / 61. Ayet
Semûd kavmine de kardeşleri Sâlih’i peygamber gönderdik. Onlara şöyle dedi: “Ey kavmim! Allah’a kulluk edin; sizin için O’ndan başka hiçbir tanrı yoktur. O, sizi topraktan yarattı ve sizin yeryüzünde ömür sürüp, orayı îmâr etmenizi istedi. O halde O’ndan bağışlanma dileyin; sonra O’na tevbe edin. Çünkü Rabbim kullarına çok yakındır; onların istek ve dualarına muhakkak cevap verir.”
Hûd / 62. Ayet
Şöyle dediler: “Ey Sâlih! Sen bundan önce aramızda kendisine umut bağladığımız biriydin. Şimdi ne oldu da bizi atalarımızın taptığı putlara tapmaktan vazgeçirmeye çalışıyorsun? Şunu bil ki biz, bizi inanmaya çağırdığın bu yeni din hususunda çok ciddi bir şüphe içindeyiz.”
Hûd / 63. Ayet
Sâlih şöyle cevap verdi: “Ey kavmim! Söyleyin bakalım, ya ben Rabbimden gelen açık bir delile dayanıyorsam ve O bana bizzat katından husûsî bir rahmet vermişse ne olacak? Eğer bu durumda O’na isyân edersem Allah’a karşı bana kim yardım edebilir? O takdirde sizin bana, zararımı artırmaktan başka bir faydanız olmaz ki!”
Hûd / 64. Ayet
“Ey kavmim! İşte bu, sizin için bir mûcize olmak üzere Allah’ın gönderdiği dişi devedir. Onu kendi hâline bırakın, Allah’ın arzında yesin içsin. Sakın ha, ona bir kötülük yapmayın; yoksa çok geçmez, sizi bir azap yakalayıverir.”
Hûd / 65. Ayet
Fakat azgın kavim daha fazla tahammül edemeyerek deveyi hunharca öldürdüler. Bunun üzerine Sâlih şöyle dedi: “Yurdunuzda üç gün daha eyleşip durun, sonra helâk edileceksiniz. İşte bu, yalan çıkması mümkün olmayan kesin bir tehdittir.”
Hûd / 66. Ayet
Nihâyet azâbımız gelince Sâlih’i ve beraberindeki mü’minleri tarafımızdan bir rahmet ile hem o azaptan kurtardık; hem de o günün rüsvalığından. Şüphesiz ki senin Rabbin, işte O, pek kuvvetlidir, kudreti her şeye gâlip gelendir.
Hûd / 67. Ayet
Zulmedenleri o korkunç çığlık yakalayıverdi de, hiçbir kurtuluş zaman ve imkânı bulamadan oldukları yerde yüzüstü yığılıp kaldılar.
Hûd / 68. Ayet
Sanki bir zaman bolluk içinde orada hiç yaşamamışlardı. Haberiniz olsun ki, Semûd kavmi Rablerini tanımayıp inkâr yolunu tuttu. Neticede Semûd kavmi yok olup gitti.
Hûd / 89. Ayet
“Ey kavmim! Bana olan düşmanlığınız sakın sizin Nûh kavminin veya Hûd kavminin yahut Sâlih’in kavminin başına gelen felâketlere benzer bir felâkete uğramanıza sebep olmasın! Zâten helâk edilen Lût kavmi de sizden pek uzak değildir.”
Hûd / 95. Ayet
Sanki bir zaman bolluk içinde orada hiç yaşamamışlardı. Haberiniz olsun ki, Semûd kavmi helâk olup gittiği gibi, Medyen halkı da öyle helâk olup gittiler.
İbrahim / 9. Ayet
Sizden önceki Nûh kavminin, Âd ve Semûd’un ve onlardan sonra gelenlerin haberi size ulaşmadı mı? Onların hâlini ve başlarına geleni gerçek mânada ancak Allah bilir. Peygamberleri onlara apaçık deliller getirmiş, fakat onlar ellerini ağızlarına götürüp: “Biz sizinle gönderilen dîni kesinlikle inkâr ediyoruz. Çünkü biz, bize yaptığınız dâvetin doğruluğu konusunda derin bir şüphe içindeyiz” dediler.
İsrâ / 59. Ayet
Kâfirlerin keyfî olarak istedikleri mûcizeleri göndermekten bizi alıkoyan tek sebep, daha öncekilerin bu gibi mûcizeleri yalanlamış olmasıdır. Nitekim Semûd halkına açıkça görünen bir mûcize olarak o dişi deveyi vermiştik de, onu öldürmekle zulüm işlemiş, kendilerine yazık etmişlerdi. Biz o mûcizeleri sadece korkutup uyarmak için göndeririz.
Hac / 42. Ayet
Rasûlüm! Onlar seni yalanlıyorlarsa, onlardan önce de Nûh kavmi, Âd ve Semûd kavimleri peygamberlerini yalanlamıştı.
Furkan / 38. Ayet
Âd’ı, Semûd’u, Ress halkını ve bunlar arasında daha nice nesilleri de inkârları sebebiyle helâk ettik.
Şuarâ / 141. Ayet
Semûd kavmi de peygamberleri yalanladı.
Şuarâ / 142. Ayet
Kardeşleri Sâlih onlara şu öğütte bulundu: “Artık Allah’tan korkup günahlardan sakınmaz mısınız?”
Şuarâ / 143. Ayetا
“Şüphesiz ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim.”
Şuarâ / 144. Ayet
“O halde Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.”
Şuarâ / 145. Ayet
“Ben tebliğime karşılık sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretimi verecek olan, ancak Âlemlerin Rabbi Allah’tır.”
Şuarâ / 146. Ayet
“Siz burada hep güven içinde kendi hâlinize bırakılacağınızı mı sanıyorsunuz?”
Şuarâ / 147. Ayet۪
“Bağların, bahçelerin içinde, akan pınarların başında.”
Şuarâ / 148. Ayet
“Ekili tarlaların ve meyveleri olgunlaşmış, yüklü salkımlarıyla dalları kırılacak derecede sarkmış gönül alıcı hurmalıklar arasında.”
Şuarâ / 149. Ayet
“Böyle sandığınız için mi, şımarık kimseler olarak dağlardan büyük bir ustalıkla görkemli evler yontuyorsunuz?”
Şuarâ / 150. Ayet
ۚ
“Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.”
Şuarâ / 151. Ayet
“Sakın, o her işi aşırılık olanların isteklerine uymayın.”
Şuarâ / 152. Ayet
ا
“İşi gücü dünyada bozgunculuk çıkarmak olan ve fakat düzeltme adına hiçbir şey yapmayan o kimselerin…”
Şuarâ / 153. Ayet
Onlar şöyle karşılık verdiler: “Sen gerçekten iyice büyülenmiş birisin.”
Şuarâ / 154. Ayet
“Sen de ancak bizim gibi ölümlü bir insansın. Eğer doğru söyleyenlerden isen, haydi bize bir mûcize getir de görelim!”
Şuarâ / 155. Ayet
Sâlih dedi ki: “İstediğiniz mûcize işte şu dişi devedir. Kuyudan su içme hakkı bir gün onun, belli bir gün de sizindir.”
Şuarâ / 156. Ayet
“Sakın ona bir kötülük yapmayın; yoksa büyük bir günün azabı sizi kıskıvrak yakalayıverir!”
Şuarâ / 157. Ayet
Derken onlar deveyi boğazladılar; ne var ki çok geçmeden yaptıklarına pişman oldular.
Şuarâ / 158. Ayet
Çünkü azap onları yakalayıvermişti. Şüphesiz bütün bu olup bitenlerde pek büyük bir ibret vardır. Ama insanların çoğu yine de iman etmez.
Şuarâ / 159. Ayet
Muhakkak senin Rabbin, elbette O, sonsuz kudret sahibidir, çok merhametlidir.
Neml / 45. Ayet
Semûd kavmine de, “Allah’a kulluk edin” diye tebliğde bulunması için kardeşleri Sâlih’i gönderdik. Ama çok geçmeden onlar, birbiriyle çekişen iki grup oluverdiler.
Neml / 46. Ayet
Sâlih dedi ki: “Ey kavmim! İyilikler dururken, ne diye başınıza acele bir kötülüğün gelmesini istiyorsunuz? Merhametine kavuşmak için Allah’tan affınızı dileseniz olmaz mı?”
Neml / 47. Ayet
Onlar: “Sen ve beraberindekiler yüzünden uğursuzluğa uğradık” dediler. Sâlih: “Başınıza gelen uğursuzluk, işlediğiniz günahlar yüzünden size Allah tarafından gelen bir uyarı ve cezadır. Doğrusu siz, iyiniz kötünüzden ayrılsın diye sınanmakta olan bir topluluksunuz” dedi.
Neml / 48. Ayet
O şehirde dokuz kişilik bir çete vardı ki, bunlar ülkede bozgunculuk yapıyor, hiç ıslah tarafına yanaşmıyorlardı.
Neml / 49. Ayet
Bunlar, Allah’a yemin ederek aralarında şöyle anlaştılar: “Sâlih’e ve ailesine geceleyin baskın yapıp hepsini öldürelim. Sonra da hakkını arayacak yakınlarına: «Onun ailesinin uğradığı kıyıma biz katılmadık, kimin yaptığını da bilmiyoruz; emin olun biz doğru söylüyoruz» diyelim.”
Neml / 50. Ayet
Onlar akılları sıra böyle bir tuzak kurdular; biz de, onlar farkında olmaksızın tuzaklarını boşa çıkarmak üzere ciddi bir plan yaptık.
Neml / 51. Ayet
İşte bak, onların tuzaklarının âkıbeti nasıl oldu? Onları da, onları destekleyen topluluklarını da, geriye bir tek kişi bırakmadan helâk ettik.
Neml / 52. Ayet
İşte zulümleri sebebiyle yıkılıp gitmiş, ıssız harâbeye dönmüş evleri! Şüphesiz bunda gerçeği öğrenmek isteyen insanlar için büyük bir ibret vardır.
Meal Karşılaştır
Neml / 53. Ayet
İman eden ve kalpleri Allah’a saygıyla dopdolu olup O’na karşı gelmekten sakınanları ise kurtardık.
Meal Karşılaştır Sûreye git Tefsiri
Ankebût / 38. Ayet
Âd ve Semûd’u da helâk ettik. Onların başına nelerin geldiği, harap olmuş meskenlerinden size açıkça belli olmaktadır. Şeytan onlara amellerini süsleyip püsledi de, böylece onları doğru yolu tutmaktan alıkoydu. Halbuki onlar gerçeği görebilecek kadar zeki ve uyanık kimselerdi.
Sâd / 12. Ayet
Onlardan önce de Nûh kavmi, Âd ve güçlü saltanat sahibi Firavun da peygamberlerini yalanlamıştı.
Semûd, Lût kavmi ve Eyke halkı da. İşte onlar, peygamberlerine karşı güç birliği yapmış topluluklardı.
Sâd / 14. Ayet
Hepsi de peygamberleri kesinlikle yalanladı ve bu yüzden hak ettikleri şiddetli cezam, başlarına patlayıverdi.
Mü’min / 30. Ayet
Bunun üzerine mü’min adam: “Ey kavmim!” dedi, “Eğer Mû¬sâ’¬yı yalanlar veya onu öldürmeye teşebbüs ederseniz, ben sizin geçmişte Allah’a baş kaldıran zâlim toplumların uğradığı türden bir felâkete uğramanızdan korkuyorum!”
Mü’min / 31. Ayet
“Tıpkı Nûh kavminin, Âd ve Semûd halklarının ve ondan sonraki toplumların başlarına gelen korkunç felâketlerin benzeri bir felâkete... Yoksa Allah kullarına asla zulmetmek istemez.”
Fussilet / 13. Ayet
Hâlâ gerçeği kabulden yüz çeviriyorlarsa, onlara de ki: “Ben sizi Âd ve Semûd kavimlerini yıldırım gibi çarpan korkunç azabın sizi de çarpabileceği gerçeğine karşı uyarıyorum!”
Fussilet / 14. Ayet
Peygamberler, onlara bütün meşrû vasıtaları kullanarak ve gerçeğin bütün delillerini sunarak, “Allah’tan başkasına kulluk etmeyin!” mesajını iletmişlerdi. Onlar ise: “Rabbimiz dileseydi bize peygamber olarak melekleri indirirdi. Öyle yapmadığına göre, biz de sizinle gönderildiğini iddia ettiğiniz her şeyi ret ve inkâr ediyoruz” diye karşılık verdiler.
Fussilet / 17. Ayet
Semûd’a gelince; onlara da doğru yolu gösterdik, fakat onlar o apaydınlık yolu izlemek yerine cehâlet karanlıkları içinde kör olarak yaşamayı tercih ettiler. Bunun üzerine, yaptıkları günahlar yüzünden, alçaltıcı bir yıldırım azabı onları çarpıp yok etti!
Fussilet / 18. Ayet
Buna mukâbil iman edip Allah’a karşı gelmekten sakınanları da kurtardık.
Kaf / 12. Ayet
Onlardan önce Nûh kavmi, Ress halkı ve Semûd da gerçeği yalanlamıştı.
Zâriyât / 43. Ayet
Semûd kavminde de ibretler vardır. Onlara: “Bir müddet daha dünya nimetlerinden faydalanın, bakalım” denmişti.
Zâriyât / 44. Ayet
Ama Rablerinin emrine karşı geldiler. Bunun üzerine dehşet içinde bakınıp dururlarken korkunç bir yıldırım onları çarpıverdi.
Zâriyât / 45. Ayet
Artık bir daha ne ayağa kalkabildiler, ne de kimseden yardım alabildiler!
Necm / 50. Ayet
Doğrusu önceki Âd kavmini de O helâk etti.
Necm / 51. Ayet
Semûd’u da helâk edip geriye hiçbir iz bırakmadı.
Kamer / 23. Ayet
Semûd kavmi de kendilerini uyaran peygamberleri yalan¬ladı.
Kamer / 24. Ayet
Dediler ki: “İçimizden bir beşere mi uyacağız? O takdirde biz büyük bir sapıklık ve çılgınlığa düşmüş oluruz!”
Kamer / 25. Ayet
“Ne yani, vahiy içimizden zengin ve asil başka biri bulunamayıp ona mı indirilmiş? Bilakis o tam bir yalancı ve şımarığın tekidir!”
Kamer / 26. Ayet
Allah Sâlih’e şöyle buyurdu: “Merak etmesinler! Yarın onlar yalancı ve şımarığın kim olduğunu bilecekler!”
Kamer / 27. Ayet
“Biz onları imtihan etmek için dişi deveyi gönderiyoruz. Şimdi sen onların ne yapacağını gözetle ve eziyetlerine sabret!”
Kamer / 28. Ayet
“Suyun deve ile onlar arasında nöbetleşe olacağını kendilerine haber ver. İçme sırası kiminse o gelip suyunu alsın!”
Kamer / 29. Ayet
Fakat onlar, içlerindeki en azgın arkadaşlarını çağırıp onu kışkırttılar. O da bıçağını kapıp deveyi hunharca kesiverdi.
Kamer / 30. Ayet
Nasılmış benim cezalandırmam ve tehdîdim! Görsünler baka¬lım!
Kamer / 31. Ayet
Üzerlerine korkunç bir çığlık gönderdik de, davar ağılındaki kuru otlar ve çalı çırpı gibi kırılıp dökülüverdiler.
Hâkka / 4. Ayet
Semûd ve Âd kavimleri, başlarına çarpacak o ânî ve dehşetli felâketi yalanladılar.
Hâkka / 5. Ayet
Semûd kavmi o korkunç, haddi aşkın ses ve sarsıntıyla yok olup gitti.
Bürûc / 17. Ayet
Sana haberi geldi mi o günahkâr orduların:
Bürûc / 18. Ayet
Firavun ve Semûd’un?
Fecr / 9. Ayet
Vâdilerde kayaları oyup yontarak sağlam evler yapan Semûd kavmine?
Şems / 11. Ayet
Semûd kavmi, sınır tanımaz azgınlığı yüzünden peygamberini yalanladı.
Şems / 12. Ayet
Nihâyet diğerlerinin kışkırtmasıyla içlerinde en azılı olanı, deveyi kesmek için ileri fırladı.
Şems / 13. Ayet
Allah’ın peygamberi Sâlih onlara: “Allah’ın mûcize olarak yarattığı şu dişi deveye zarar vermekten sakının ve onun su içme hakkına dokunmayın” dedi.
Şems / 14. Ayet
Fakat onu yalanladılar ve deveyi kestiler. Rableri de günahları yüzünden başlarına azap indirip hepsini yerle bir etti.
Şems / 15. Ayet
Allah, onları helâk etmesinin sonucundan asla endişe duyacak değildir!
Kayaları yontup evler kuranlar,
Gökleri delip de yükselir sananlar,
Dağlara hükmeden güçlü Semûd halkı,
Putlara eğilmiş, unutur Hakk’ı...
Altınla doluydu her bir konağı,
Ama boştu kalbin özü, durağı.
Zulümle örülmüş her taş duvarı,
Yetimi ezmişti, çiğnemiş arı.
İçlerinden biri, pak bir can doğdu,
Sâlih’ti adı, hak yolun soğdu.
Dedi: “Ey kavmim! Bir Allah’tır Rabbiniz,
O’na secde edin, silinsin kiriniz!”
Kibirle güldüler: “Delisin belki!
Taşa söz geçer mi, olur mu peki?”
“Bir deve çıkar şu kayadan hele,
O zaman inanırız, ey garip nebe!”
Sâlih eğdi başını, dua etti,
Bir mucize geldi: Dağ çatlayıverdi.
Kıpkızıl bir deve çıktı içinden,
Allah’ın nişanıydı o serin tenden.
“Dokunmayın sakın! O Rabbin malı,
Bir gün su onun, bir gün sizin hali.
Zulmetmeyin ona, azap iner bak!”
Fakat kalpleri taş, söz dinlemez halk...
Gecenin koynunda bir plan kurdular,
Deveyi boğazlayıp yola vurdular.
Kıpkızıl kanıyla sarsıldı taşlar,
Yerin altı inledi, gökler ağlar!
Sâlih baktı toprağa: “Bitti mühlet!
Üç gün sonra iner size elbette
Öyle bir ses ki dağları eritir,
Öyle bir azap ki gökleri çökertir!”
Birinci gün geçti, yüzler sarardı,
İkinci gün geçti, gözler karardı,
Üçüncü gün geldi, korku bastı her yanı,
Sonra... bir çığlık kesti hayatı anı!
Yıldırım indi sanki kalbe doğru,
Dağlar yıkıldı göklere uğru,
Evler çöktü, saraylar kum oldu,
Kibirle dolanlar, toprakta soldu.
Sâlih uzaklaştı, gözyaşı aktı,
“Ey halkım!” dedi, “Size ne yaptı?”
“Ben size rahmeti getirmişken,
Siz öfke seçtiniz, kibri sevdinizken!”
şiir :anonim
5.0
100% (4)