1
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
381
Okunma
Bakara / 247. Ayet Peygamberleri onlara: “Allah size hükümdar olarak Tâlût’u tâyin etti” dedi. Hemen itiraz edip “O bize nasıl hükümdar olabilir ki? Biz hükümdarlığa ondan daha layığız; kaldı ki kendisine verilmiş öyle fazla bir serveti de yok” dediler. Peygamberleri şöyle cevap verdi: “Allah onu seçip size üstün kıldı. Ona hükümdarlık için gerekli geniş ilimle birlikte, iktidarını yürütebileceği sağlam bir yapı bahşetti. Allah hükümdarlığı kime dilerse ona verir. Allah’ın lutfu çok geniş, ilmi sonsuzdur.”
Bakara / 248. Ayet Peygamberleri devamla şunu söyledi: “Tâlût’un hükümdar olduğunun alâmeti, size meleklerin taşıdığı sandığın gelmesidir. O sandığın içinde Rabbinizin size bağışladığı bir gönül huzuru ile Mûsâ ve Hârûn ailesinden kalan şeyler bulunmaktadır. Eğer gerçekten mü’min iseniz bunda sizin için kesin bir delil, bir işaret vardır.”
Bakara / 249. Ayet Tâlût ordusuyla birlikte hareket edince askerlerine hitâben şöyle dedi: “Allah sizi bir ırmakla imtihan edecektir. Ondan içen benden değildir. Ondan hiç tatmayan ise elbette bendendir. Ancak sadece eliyle bir avuç alanlara izin var.” Fakat pek azı dışında hepsi ondan içti. Tâlût ve beraberindeki mü’minler ırmağı geçince geride kalanlar: “Bu gün bizim Câlût ve ordusuyla savaşacak gücümüz kalmadı” dediler. Allah’ın huzuruna çıkacaklarını kesin olarak bilenler ise: “Az sayıdaki nice topluluk, çok sayıdaki nice kalabalığı Allah’ın izniyle yenmiştir. Allah, sabredenlerle beraberdir” dediler.
Bakara / 250. Ayet Savaşmak üzere Câlût ve ordusuyla karşı karşıya geldikleri zaman da şöyle yalvardılar: “Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı sağlamlaştır ve kâfirler gürûhuna karşı bize yardım et!”
Bakara / 251. Ayet Nihâyet Allah’ın izniyle onları bozguna uğrattılar. Dâvûd da Câlût’u öldürdü. Allah Dâvûd’a hükümdarlık ve hikmet verdi; ayrıca ona dilediği pek çok şey öğretti. Eğer Allah bu şekilde insanların bir kısmı eliyle diğer bir kısmını bertaraf etmeseydi, hiç şüphesiz yeryüzü fesâda uğrar, dirlik ve düzen kalmazdı. Fakat Allah, bütün varlıklara çok büyük lutuf ve inâyet sahibidir.
Tâlût ve Câlût’un kıssası sabır eğitimi için önemli bir örnektir. Kıssa, sayıları az da olsa sabırlı dayanıklı ve arzularına hâkim olabilen, disiplinli bir ordunun yapabileceklerini anlatır.
Bir vakit halktan yükseldi nida,
“Bize bir kral ver, yürüyelim cihâda!”
Peygamber dedi ki: “İşte Tâlût seçildi.”
Onlar ise sordu: “Bu nasıl seçimdi?”
Dediler, “Biz daha layık değil miyiz?
Hem serveti yok, hükme nasıl girebiliriz?”
Ama Allah verdi ona ilmi ve güç,
Kimi dilerse, ona açılır her düğüm, her güç.
Bir sandık ki, içinde huzur dolu,
Melekler getirdi, ışıkla yolu.
Mûsâ’nın hatırası, Hârûn’dan nişan,
İnananlar için bu apaçık bir ferman.
Tâlût dedi: “Sizi nehirle sınarım,
İçmeyen benimledir, gerisi yaram.”
Bir avuç alanlar kaldı yanında,
Diğerleri düştü imtihan anında.
Karşıda dev gibi Câlût ve ordu,
Ama azlar dedi: “Allah’tır her yurdu!”
“Nice azlar vardır ki, yener çoğu,
Yeter ki sabretsin, sağlam dursun topu.”
Savaşta dua ettiler: “Rabbim sabır ver,
Ayaklar sarsılmasın, zaferi bize ver!”
Câlût devrildi Dâvûd’un eliyle,
Zafere eriştiler, Rabbin izniyle.
Târih bunu yazar: Güç ne parada, ne kolda,
Zafer sabırdadır, sadık bir yolda.
İmanla yürüyen, korkmaz düşmandan,
Yeter ki dönmesin, Hakk’ın fermanından.
5.0
100% (4)