2
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
97
Okunma
Hep terk edildiğim o yaştayım şimdi.
Ne büyüyebiliyorum,
Ne de zamanın omuzlarıma yüklediği yılları taşıyabiliyorum.
Yüzümde donmuş çocukça bir tebessüm var—
Kırılmış düşlerin içinden uykuya sığınıp,
Taze acıların içine uyanıyorum her sabah.
Bir yanım, savaş sonrası suskun bir harabe şehir;
Diğer yanım, aşka dair ne varsa yağmalanmış bir gönül bahçesi.
Ve ben...
Toprağına hüzün ektiğim o kalpte
Yalnızca sonbahar kokluyorum.
Aklıma zaman zaman uğrayan yetim umutlar var;
Boğazımda çözülemeyen bir düğüm gibi.
Hayallerimse,
Bir ipin ucunda sallanan boş arzular gibi,
İntihar sırasını bekliyor sanki.
Ve ben...
Kalbimden her gün bir parça daha kopuyor sessizce,
Adını bile anmadan gömüyorum.
İçime bir yangın düşüyor her gece.
Ne sönüp gidebiliyorum,
Ne de yeniden doğabiliyorum.
Büyüdükçe büyüyen bu alev tufanı
Zihnimi kavuruyor—
Bense geriye kalan parçalardan seni arıyorum.
Annemin ninnilerinde adım eksik,
Babamın dualarında sesim yok.
Doğduğum gün mü bu?
Yoksa bir vedanın yıl dönümü mü, bilmiyorum.
O gittiğinden beri
Saatler sadece bekliyor, geçmiyor...
Kalbimse hâlâ seninle biten o cümlede takılı.
Avuçlarıma topladım ne kaldıysa senden:
Bir saç teli, birkaç düş,
Ve hiç açılmamış bir mektup gibi
Yarım kaldım.
Ömrümden bir yıl daha eksildi bugün.
Ve ben artık seni beklemiyorum.
Dönmeyeceğini bile bile...
Gelmediğin kalbimden istifa ediyorum.
5.0
100% (5)