1
Yorum
31
Beğeni
0,0
Puan
454
Okunma
Avuç içlerimde parçalıyorum
düşlerime geçiremediğim mutluluk paltosunu.
sözün sessiz ustası
iç dünyasında cennetler yaratan
algılarıyla barışık
hüzne taç giydiren adam
gün düşmüş bir hiçekiştir zaman
ve bir filmin
en uzun metrajlı kavuş(ama)mak sahnesi
kirpiklerimden salınan
coşkuyla akan bir şırıltının
etrafa saçılan kabarcığı olmak isterken
sıcacık bir dokunuşun esir kampında
karanlık metinlerin kalın alt çizgisine
dönüşüyor yaşam
bütün metinler
dünyaya ters laleler ekerken
iyilik ekseniyle çelişiyor kabuksuz ruh
cihana çelenk olmuş ol bahar bile
içimi güldürmüyor
doğurduğu için mi akrabayız annemizle
yok mudur nefret özgürlüğümüz
yaşam cümbüşünde
kırmızı halının altına süpürülmüşken
dudak büzüşüm
kahkahaya boğulmak değil miydi
orman yangını ruj
evrensel düşlerimin
kaynağına çakılmış
kibrit kadar barutum
haziran güneşinde
o karanlık metnin
hırçın dalgaları gezinirken
nasıl bir çıkmazdır bilemezsin
gündüz ayrı gece ayrı bir ruhun
kadavrası olmak
loş ışıkların gölgesinde s.öğütten salınan
darbe sonrası bir anayasa kadar
epik! ve tepik ruhum
şimdilerde...