1
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
171
Okunma
—bir adamın içinde ölen adamdan
Ben en çok
bir şey diyemediğimde kırıldım.
Seninle susarken
kendimi kaybettim.
Her gece içimde
bir başka ben ağlıyordu.
Çocukken sakladığım korkular gibi
bir kadın sakladım kalbimde.
Senin adındı…
Ve hiçbir gece
o ismi tam söyleyemedim.
Gelmedin.
Ben ise
her hayalime seni çağırdım.
Duvarlara yaslandım,
sokak lambalarıyla konuştum…
Her ışık altında
bir ihtimalin gölgesi vardı.
Ve ben hep orada
beklemedeydim.
Affet.
Çünkü seni sevmek
kendime ihanet etmekti biraz.
Kendimi unuttum.
Ama seni asla silemedim.
Sana dair her şey
benim en gerçek yanımdı.
Bir mezar gibi taşıdım seni içimde,
toprakla değil, sessizlikle örttüm.
Kimse bakmasın istedim.
Çünkü görseler…
anlarlardı,
ben hâlâ seninle konuşuyordum
içimden,
herkesin sustuğu yerden.
Ben kalamadım.
Ama gitmedim de.
Bir adam,
bir eşiği geçemez bazen.
Ne sevinç kalır ardında
ne umut…
Ben seninle eksildim.
Zamanla büyümedim,
acıyla çoğaldım.
Dışımda bir adam yürüyordu
gülümseyen, konuşan, yaşayan…
Ama içimdeki ben
her adımda
biraz daha gömülüyordu sana.
Özlem…
bir ranzaydı gerçekten:
üst katta sen,
alt katta ben.
Ve aramızda
hiç söylenememiş bir cümle
asılıydı yıllarca.
Şimdi herkes bana “iyi misin?” diyor.
Ben “iyiyim” diyorum.
Oysa “sen” bile sormadın,
“hala orada mısın?”
diye bir kere bile…
Kalbimde bir sızı var,
adı yok.
Ama seninle başlıyor her gece.
Uykumun içinde uyandığım
o kırık yer var ya…
İşte orası
senin gittiğin yer.
Artık sana dua etmiyorum.
Sana sitem de yok.
Sadece bir adam
gözlerini yola çevirmiş,
hala “belki gelir” diye
bir sabahı öldürüyor içinde.
Ve eğer biri sorarsa
neden bu kadar sessizim,
sadece şunu söyle:
“Bir kadını,
bir ömrün ortasında
sessizce gömdü.”
Çünkü ben
sana hiçbir mezar kazmadım.
Kendimi gömdüm.
Adını bile anmadan…
Ve evet,
ben en çok seni severken
yavaş yavaş,
sessizce…
öldüm.
Bir seni sevdim..
Bir ben öldüm...
Bir seni sevdim iki ben öldüm...
5.0
100% (2)