0
Yorum
10
Beğeni
4,8
Puan
249
Okunma

Gözler uçurumun kadim boşluğunda,
Sisle örülü adımların izi.
Dönemiyor kimse,
Ufukta ne ışık ne yankı.
Bu donuk zamanda bekleyiş,
Sonsuzluğun kollarında tutuldu nefes.
Gece, kadife bir örtü gibi,
Dünya sessiz haykırışta,
Yalnızlık ruha ağır.
Ah, şu anılar,
Fırtınanın savurduğu yapraklar misali,
Manzaraların kırık aynalarında.
Yüreğe gömülmemiş ölünün,
Benliğine kazılır mezarı.
Bir kahkaha, bir gözyaşı,
Bir bahçenin kokusu, bir aşkın alevi.
Harabelerde kalan her iz,
Ruhun son bahçesiydi, talan edilen.
Bir çocuk sesi, bir yaz meltemi,
Zamanın soğuk ellerinde.
Sözcükler kırılgan, yetim,
Doğmamış ümitler utancın gölgesinde.
Aynada bir yabancının göz kırpışı,
Ve ardında maskeler.
Kim bu, aynanın öte yanındaki gölge?
Bir zamanlar rüzgârla dans,
Bir zamanlar yıldızlara şarkılar.
Şimdi bu kaçış kendinin neresine?
Hatırlanır…
Rüzgârın sırlar fısıldayışı,
Kalabalığın kalbin yankısında kayboluşu,
İnzivaya dünyanın sağırlaşması,
Fısıltılarda benliğin sorgusu.
Yollara gümüş halı seren,
Eski bir ninni gibi dolanan yalan.
Gerçek için artık çok geç.
Sessizlik kalbin kırık tellerine dokunur.
Burada zaman gölge, yanılsama,
Burada yalnızlık dost, yoldaş.
Her sayfa sır.
Avuntu,
Hançer kadar keskin, ipek kadar narin.
Gökyüzüne kazınan bir mektup,
Varlığa son veda.
Solgun ay tanık gibi,
Gece kollarını açmış.
Zincirlerin çözülür,
Ruhun artık özgür.
Her nefes armağan.
İnsanlar anlamaz,
Dünyaları dikenli zincirlerle çevrili.
Yargıları zehirli oklar gibi,
Sanki ruh bez parçasıyla onarılan bir yelken,
Sanki kırık kanat iplikle uçurulur.
Bilmezler,
Kalbin kendi elleriyle kanayışını,
Ruhun kukla iplerinde çırpınışını.
Sözler boş bir rüzgâr gibi,
Kalpler mezar taşı.
Gerçek gözlerden hep kaçtı.
Oysa yokluğa,
Sevgili gibi kucak açtı.
Ölümün eşiğinde,
Özgür bir an.
Her yara bir dize, her çığlık,
Her gözyaşı mürekkep damlası.
Zamanın zincirleri kırıldı,
Meydan boşluğa kaldı.
Hikâyen ateşten harflerle yazıldı,
Adın sonsuzlukta fısıldandı.
5.0
75% (3)
4.0
25% (1)