1
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
197
Okunma

Hayali sevgiliye’ sahipsiz mektuplar ’
"SAHİPSİZ MEKTUPLAR"
Ey hayali sevgili, ey ruhumun revanı, ey hasretle yoğrulmuş kalbimin en derin sızısı! Şimdi hangi diyarda, hangi ıssız köşedesin? Gözlerim seni ararken, hayalin bir serap gibi uzakta, erişilmez bir düş gibi beliriyor. Gönlümde bir hasret, gözümde yaşlar... İşte o haldeyim sensiz, Yahya Kemal’in dediği gibi. Sana geldim, ey sevgili, sensiz geçen ömrüme yanarım, diye feryat eden aşıklar gibi çaresizim. Beni sensiz koma, yalvarışım göklere karışır, tıpkı Fuzuli’nin yakarışları gibi. Bu satırlar, belki de hiç ulaşmayacak bir mektubun ilk kelimeleri...
Neredesin? Hangi rüzgar savurdu seni benden uzaklara? Rüzgar eser, dal kırılır, gönül susar... Sanki benim de gönlüm sustu sensizliğin derinliğinde, Nazım Hikmet’in dizelerindeki gibi. Hangi diyardan, hangi ilden geldin, bilmem ama yokluğun her yeri ıssız kıldı. Yollar uzun, sen uzakta, tükenmez bir bekleyiş içindeyim, Cahit Sıtkı’nın umutsuzluğuyla. Hangi yıldızın altında kuruyorsun düşlerini, hangi denizin kıyısında dinliyorsun hüzünlü şarkıları? Belki de denizler kadar engin bir yalnızlık sarmıştır seni de, Attila İlhan’ın mısralarında olduğu gibi. Bir gemi yanaşır limana, sen yoksun... Hüznüyle doluyor içim, Orhan Veli’nin sade ama derin acısıyla. Gözlerim yollarda kaldı, bir umut ışığı ararım, Ahmet Arif’in bekleyişiyle. Bu sahipsiz mektubun satırları, adresini bilmediğim birine yazılıyor...
Sensiz geçen her an, ömrümden çalınan bir nefes gibi. Her nefeste bir ah yükseliyor içimden, Nedim’in içli sesiyle. Neyleyim sensiz baharı? Diye soran bülbül misali, her mevsim sensizliğin renginde soluyor, Şeyh Galip’in melankolisiyle. Sensiz her şehir, yabancı bir diyar. Yabancı bir şehirdeyim, sensiz... Dizeleri yankılanıyor kulaklarımda, Cemal Süreya’nın hüzünlü ironisiyle. Nereye gitsem sensiz, orası gurbet bana, diyen Yunus Emre’nin derin yalnızlığıyla. Sensiz her gece, bitmek bilmeyen bir karanlık. Geceleyin bir ses böler uykumu... O ses senin yokluğunun sessiz çığlığı sanki, Faruk Nafiz’in şiirlerindeki hüzün gibi. Yıldızlar şahidimdir, sensiz geçen her geceye, fısıltıları duyuluyor ruhumda, Tevfik Fikret’in karamsarlığıyla. Uyku haram oldu gözüme, sensiz geçen gecelerde, Özdemir Asaf’ın kısa ve dokunaklı anlatımıyla. Bu mektup, karanlık bir gecede yazılan bir feryat belki de...
Ey hayali sevgili, varlığın içimde bir ukde, yokluğun bir yangın. Aşk bir yangındır, içimde büyür... Tıpkı benim içimde büyüyen bu hasret gibi, Can Yücel’in coşkulu ama acı dolu sesiyle. Ben sana mecburum bilemezsin, diyen aşığın çaresizliğiyle bağlanmışım hayaline, Atilla İlhan’ın tutkusuyla. Sesini duymak, gözlerine bakmak, ellerini tutmak... Ah, ne kadar uzak hayaller bunlar şimdi! Uzaklarda bir türkü duyulur... Belki de o türkü, kavuşmanın umudunu fısıldıyordur, Neşet Ertaş’ın içten ezgisiyle. Bir umutla beklerim seni, her geçen saniye, Sezai Karakoç’un diriliş umuduyla. Belki bir gün gelirsin, diye avuturum kendimi, Necip Fazıl’ın inancıyla. Bu satırlar, belki de hiç okunmayacak bir aşkın ifadesi...
Ne olur dön artık, ey hayalimin en güzel sureti! Ne olur bir nefes ol, bu bitmek bilmeyen hasret yangınına. Bir gün gelir, ansızın, derler ya, işte o günü bekliyorum sabırla, İsmet Özel’in beklenmedik çıkışlarıyla. Beklenen gün gelecekse, çekilen çile kutsaldır, diye avutuyorum kendimi, Mehmet Akif’in sabrıyla. Ne olur o gün gelsin de dinsin bu hasret, solsun bu özlem ateşi. Ateşinle yandım, kül oldum... Ama ne olur o küllerden yeniden doğacak umut sen ol. Yeniden yeşerecek bir filiz gibi, bekliyorum o anı, Gülten Akın’ın direnciyle. Gönlümün baharı sensin, ne olur yeniden aç o bahar, Abdurrahim Karakoç’un sıcaklığıyla. Bu yakarış, belki de cevapsız kalacak bir çağrı...
O güne dek, ey ruhumun en derin yarası, kalbimde yaşayacaksın. Hayallerimde seni sevecek, şiirlerimde seni anlatacağım. Şiirler yazdım sana... Ne olur bir gün o şiirler ulaşsın sana, Edip Cansever’in derin anlatımıyla. Mısralarımda yaşatacaksın beni... Belki de ben de senin mısralarında yaşarım, Turgut Uyar’ın iç içe geçmişliğiyle. Nerede olursan ol, bil ki bu gönül seni unutmadı, unutmayacak. Hasretinle yanıp tutuşan bu kalbim, seni bekleyecek... Sonsuza dek sürecek bu sevda, Yusuf Hayaloğlu’nun unutulmaz aşkıyla. Ölüm bile ayıramaz bizi, bu aşktan, Can Yücel’in meydan okuyuşuyla. Aşk baki, her şey fani, bilirim, Süleyman Çelebi’nin hikmetli sözleriyle. Ne olur duy artık bu yakarışımı, ey hayali sevgili!
Bu sahipsiz mektup, belki de sonsuza dek yaşayacak belki de sevgilim sana tüm şair mısralarını dizdim hayal hayalimizin uğruna baki selam öz göğüm...
Saliha İNAN
.../.../25
5.0
100% (3)