Kızgınken karar veren, fırtınalı havada yelken açan bir insandır. euripides
Yazan Adam
Yazan Adam

KAYIP ŞEHİR VE KAYIP KADIN

Yorum

KAYIP ŞEHİR VE KAYIP KADIN

( 6 kişi )

4

Yorum

31

Beğeni

5,0

Puan

191

Okunma

KAYIP ŞEHİR VE KAYIP KADIN

İnsanlar, sabahın nehrine düşmeden önce
her şeyin başka bir halini görürler.
Şehir, kendine ait bir bellekle uyanır;
sokaklar, duvarlar, kediler…
hepsi sabahı beklerken,
bir yığın tozla sarar günün ilk ışıkları.
Yalnızca sessizliğe gömülmemiş bir kaç şey vardır;
bunlar henüz, hayatın altına kaymamış anlık imgeleridir.

Bazen de, bir kadının, bir çocuğun, bir gecenin sesi kalır uykusuzlukta,
o ilk anın arkasında.
Bir sabah, bir varoluşun arkasında,
yokuş aşağı inerken bir ses,
arka planda yankı bulur.
Bu şehirde, her şeyin içi yavaşça kaybolur.
Uyanmaya başlarken, güneşin nerede doğduğunu unutursunuz.

Bir sabah, daha hiç güneş doğmadan,
bir kadının adı geçer karakolda.
Şehir, sabahın tüm taşlarını
ve tuhaflıklarını unutmuşken,
bir kadının düşüşüyle,
her şeyin yeniden tanımlanacağı bir "tutanak" tutulur.



1- TUTANAK / SABAHIN ALNINA YAZILANLAR

bir kadın düştü içeriye
olay yeri sarı saç telleriyle çevrildi
güneş halkasını unuttu,
sabah karakola kendi gelmedi.

bir çocuk isimsizdi
ama herkes onun adına yemin etti
sadece annesi susarak ifade verdi:
“o doğduğunda kuşlar geçmiyordu gökyüzünden”

tutanakta yazmaz:
kadın kendi içindeki kadını tanıyamadı
ayna tanık olmadı
bir baykuş geceyle işbirliği yaptı
ve şehir uyanmamıştı henüz

tanık 1: kırık bir merdiven
tanık 2: susan bir saat
tanık 3: adını söylemeyen bir güneş.

olay yerinden alınanlar:
– bir çift unutulmuş el
– bir sokak lambasıyla yaşanmış kısa bir aşk
– birkaç güvercin kanadı (dövüş izi mevcut)

sonuç:
trajedi yürürlükte, hayat hâlâ çekingen
ve herkes biraz kendi içine düşmeye devam ediyor

2- GİZLİ PROTOKOL / GÜNEŞİN SOĞUK HALKASI

İlgili şahıs sabah 06:13’te görüldü
evet başında bir güneş halkası vardı
ama kırık
ama soğuk
ama devletin tanımadığı türden.

kadın yürüyordu
ama yokuş aşağı değil
içine doğru

Bir çamaşır ipi uzatıldı gökyüzünden
ve kimse giyinmedi bu sabah
çünkü herkes biraz soyunmuştu kendinden.

bir çocuğun gözleriyle kazınmıştı bu protokol
şöyle yazıyordu:
"annem konuşurken bazen,
başka biri bakıyordu gözlerinden"

bir adam itiraf etti sonra:
“ben her sabah saatimi onun saçına göre kurardım
ama artık geç kalıyorum sürekli”

belgeye eklendi:
– bir güvercin kanadı (sol)
– bir aynadan düşmüş el izi
– ve bir sabahın alnına yazılmış "belki"
sonuç:
güneş halka değil artık
bir sessizlik küpü gibi oturuyor şehrin tam ortasına
ve herkes biraz içeriye düşüyor
kadın gibi
şiir gibi.


3- ŞİFAHİ BEYAN/ AYNANIN İÇİNDEN GEÇEN KADIN

İfade, sabaha karşı alınmıştır.
Kadının üzerindeki cümleler çözülememiştir.
zira konuştuğu dil,
bir çiçeğin kurumasını andırmaktadır.

şifahî beyan şöyle başlar:
“ben aynadan geçerken, arkamda kalmadım.
bir başka kadın çıktı içimden,
eli titrek, gözleri sonsuzdu.
ikimizden biri bendim.
diğeri, beni susarak izliyordu.”

ifade tutanağına ek not düşülür:
"şüpheli kadın, kendi gölgesini tanıyamadı."

devamında kadın şunları söyler:
“ayna, sadece görüntü vermez.
bazı günler geri alır seni.
ellerimi de orada unuttum.
bir sabahın alnında tutuklandım.
güneş, halka değil, kelepçeydi o gün.”

şahit olarak geçen
bir sokak lambası anlatır:
“ben o gece titreyerek yandım.
bir kadın kendine yürüyordu
ve şehir, o sırada başka bir şehre taşınıyordu.”

diğer tanık:
eski bir koltuk
(kendi ifadesinden):
kırmızıydı oturduğunda.
ama oturuşu sessizdi.
sanki o da ağlamamak için yutkunuyordu.”

rapora eklenen kanıtlar:
– yarısı kullanılmış bir ruj
– içi boş bir sigara paketi
– duvara çarpıp düşen saç teli
ve bir çocuk çizimi:
gözler yerine aynalar,
eller yerine boşluklar.

sonuç kısmı bilerek boş bırakılmıştır.
çünkü kadının kendi içine düşüşü
devam etmektedir.

4- ZABIT / İSİMSİZ ÇOCUKLARIN TUTANAK DEFTERLERİ

bu zabıt, saat kavramı olmayan bir vakitte tutuldu.
yani ne sabah, ne de akşam.
bir boşluk aralığında.
bir çocuk gülüşünün az öncesinde.

dosyaya kod adı verildi:
"sessizliğin küçük yalanları."

ilk kayıtta şu yazıyor:
“bir çocuk sokağa düştü.
adı yoktu.
annesi, gözlerine bakarak çağırıyordu onu:
‘gel… kim olduğunu söylemeden, gel.’

tanıklar:
iki taş, bir kuş ve yokuş aşağı kaymış bir tekerlek.
hepsi aynı şeyi söyledi:
çocuk yürümüyordu, düşüyordu.
ama ayakta kalıyordu her seferinde.”

ikinci zabıt:
bir ilkokul defterinden koparılmış satırlar.
sadece şu cümle okunabiliyor:
“büyümek istemiyorum çünkü sesim değişiyor.”

üçüncü zabıt:
çocuk bir gün resim yaptı.
güneşin halkasını maviye boyadı.
ağaçları kel bıraktı.
ve evin içine bir kuyu çizdi.
not: “burası annemin sesiydi.”

sokakta bulunan eşya listesi:
– bir tek ayakkabı (soldaki)
– şekli bozulmuş plastik bir oyuncak
– boş bir çikolata kağıdı (rüzgarla oynaştığı söylendi)

zabıt memurunun notu şudur:
çocuklar ifade vermez.
onların konuştuğu şeyler
yüksek dozda masumiyet içerir.”

ve zabıt şu satırla biter:
“Aslında herkes biraz çocuktur
ve her çocuk biraz eksiktir.
hayat, bazen oyuncaklarını geri alır acımasızca.”


5- TUTANAK / SAÇLARDAN SARKAN ZAMAN ÇİZELGESİ

Bu tutanak, bir kadının saçından sökülen saatlerle tutulmuştur.
zaman burada kronolojik değil, melankoliktir.
yani ne önce gelir ne sonra;
her şey aynı anda düşer yere.

ilk giriş şöyle başladı:
kadın saçlarını çözdüğünde,
şehir karanlığa büründü aniden.”
bunun üzerine, elektrik kurumu açıklama yaptı:
"Arızanın nedeni bilinmiyor."

bir başka satırda,
kadının aynaya eğildiği an not alınmış:
“ellerinde, zamanın kırıkları vardı.
biri dünden, biri yarından.
ve hiçbirini tam olarak tutamıyordu.”

tanıklardan biri,
eski bir berber aynası:
“o geldiğinde buğulandım,
kendi yüzüne dahi bakamadı.
bir başka yüz geçti içinden,
muhtemelen gençliğiydi hızla geçen.”

saat kayıtları --------- saat olay
07:12-------- kadına zorla ilk yalanını söyletildi.
13:45-------- güneş alnına kelepçe oldu
18:00-------- saçlarından bir kadın daha düştü yere
23:23---------aynadaki kadın gözlerini kapattı, şehir uykuya daldı.

kanıt klasörüne alınan nesneler:
– kopmuş bir toka (üzerinde “a” harfi kazınmış)
– ince bir saç teli (hala ıslak)
– camı çatlamış bir kol saati (geri dönmeyi reddediyor anarşistçe)

raporun son sayfasında,
sadece şu yazıyor:
“saç, kadın değildir.
ama her kadın biraz zamandır.
ve zaman hiç taranmaz.”

6- GİZLİ PROTOKOL /MEZARLARDAN YÜKSELEN SABAHLAR

Bu gizli protokol, geceyi izleyen sabahın ,
Asla açılmayan bir vakitte yazıldı.
Bir kadın, mezarlara bakan bir pencerede gözlerini kırpıyordu.
Yanında, tek bir çiçek yoktu ve sormuştu;
“Ölüme, biraz daha yaklaşmalı mı?”
ama kimse ona cevap vermedi.

Sabaha ait hiçbir şey, sabahı hatırlamıyordu.
Güneş, kadın gibi sessizdi.
Gece dağılmadan önce,
kadın mezara bir düş gömdü.
sabaha kadar ona öğrettiler.
gölgesiyle değil,
gölgesizliğinin kendisiyle yaşaması gerektiğini.

Orada bir başka kadın daha vardı.
adı bilinmiyordu ama gözleri zaten şehri terk etmişti.
sadece elleri, birer hayalet gibi geziniyordu.
kadın, sanki mezarlıkta yürüyordu.
hiçbir şey sormuyordu.
belki de soruların cevapsız olduğu bir dünyada yaşamayı öğrenmişti.

belgenin son satırları ise şu şekilde kaydedildi:
"ölüler her sabah uyanır, ama kimse onları hatırlamaz.
bu sabah, kadınlardan hiçbiri çıkmadı."

kanıtlar:
– bir çiçek yaprağının kaybolmuş rengi
– bir mezar taşının üzerindeki su damlası
– silinmiş bir yüz, sabahın ışığında

raporun son notu:
“Kadın, geçmişin çığlıklarını kendi sessizliğinde boğar.”


7- SES KAYITLARI / KADINLARIN KONUŞMADIĞI CÜMLELER

bu rapor, kadınların yalnızca kendi kendilerine söyledikleri
cümlelerin kaydına dayanmaktadır.
hiçbir erkek, bu cümleleri duymaz.
hiçbir adam, bu sesleri dinlemez ve umursamaz.

ilk cümle:
“ben de bir zamanlar senin gibi oldum.
ama senin gibi olmak, tek bir gecelik bir masaldı.”


ikinci cümle:
“sana söylediklerim bir çığlık değil,
bir derin nefesti.
ama kimse duymadı.”


üçüncü cümle:
kadın, kırık bir aynada bulanıklaşan bir siluettir.
bunu herkes görür, ama kimse anlamaz.”


diğer cümleler, en çok sabahları söylenmiştir:
“Ben hiç yetişmedim.
yetişemedim ne yazık ki .
Ama sabahlar da hiç çabalamadı aslında.
Hep yalnızdım.”


sonraki not:
kadınlar, bazen sadece yürürler.
yürüdükçe, adımları geri gelir.”


bir kadın, çok sonra bunu söyledi:
“ben susarak da konuşurum,
ama kimse bunu anlamaz.
çünkü susmak, her kadının sözüdür.”


bir ses daha:
“her şey çok kolaydı başlarda,
sonra hayat gelip karıştırdı her şeyi.”


rapor tamamlanmıştır.
ve şimdi, günün en önemli cümlesi eklenir:
“Aslında kadınlar , her zaman konuşurlar.
Ama sesleri, içlerinde yankı bulur.
Dışarıdan duyan yoktur, sesleri kaybolur,
Çünkü kimse kulak vermez dünyalarına.”



8- GİZLİ ARŞİV / KADININ KAYBOLDUĞU ŞEHİR

Bu arşiv, hiçbir kayıta dayanmıyor.
Bu, kadının kaybolduğu şehirle ilgili.
Herhangi bir resmin de olmadığı bir yer,
sadece her şeyin sessizliğini alır
ve geri vermez.

ilk sayfada şu yazıyor:
“şehir, kadının adını unuttu.
ama kadının, şehrin yüzünü hatırladığına dair bir kayıt vardı.”

bu, şehrin en eski haritasıydı.
kadın, şehrin kenarlarında bir yerde kaybolmuştu.
hiç kimse onun kaybolduğunu fark etmedi.
ama bir saat sonra, şehirde herkes onun kaybolduğunu söylemeye başladı.

Harita kayıtlara alındı.
bu, kaybolan bir kadının izlerini taşıyan ilk belgeydi.
bunu yazan kişi, şunları söyledi:
“o kadın yok.
ama biz hep onu arıyoruz.
ve hiç bulamıyoruz.”


sonra, başka bir sayfa eklenir:
kadın kaybolduğunda, şehirde hiçbir şey değişmedi.
ama hiç kimse şehrin önceki halini de hatırlamadı.”


şehir hakkında son cümle:
“Kadın kaybolduğunda, şehir de kaybolmuştu.
O kayboluş, bizim içimizdeydi.
Zaman, kırılmış bir eşya gibi saklanıyordu artık;
ve her şey, sessizce kaybolan bir kadının hatırasına dönüşüyordu.”

Paylaş:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (6)

5.0

100% (6)

Kayıp şehir ve kayıp kadın Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Kayıp şehir ve kayıp kadın şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
KAYIP ŞEHİR VE KAYIP KADIN şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Güney
Güney, @issiz-siir
10.4.2025 13:14:57
İlginç, enteresan, güzel, hoş, şaşırtıcı.
Beğenerek uzun uzun okudum.
Kalemine sağlık ustam.
Tüya
Tüya, @tuya
9.4.2025 22:27:24
Yine kapsamlı, organık ve enteresan...

Gerçekten tiyatral nitelikte eserleriniz. Toplumsal değerlerin kaotik nüanslarını ironiyle eleştiren metaforlarla, daha bir derin...

Çok kutlarım, sayın Adam.
Saygım ile.
Gule
Gule, @gule
9.4.2025 17:38:43
Evet aslında başımızdaki halelerle önce gökyüzündeki yıldızları seyredecek, sevgi pıtırcıklarından nasiplenip şiirlere öykünecek ve okuduğumuz romanlardan birkaç güzel düş kiraladıktan sonra da gürültü koparmadan usul usul geçip gidecektik şu hayattan ama maalesef olmadı. Yanlışların faturası da yine bize kesildi. Bir kıyamettir koptu gitti içimizde sonra, fırtınası hiç durulmak bilmeyen.

Teşekkürler Yazan Adam.
Ahmet Coşkun 1
Ahmet Coşkun 1, @ahmetcoskun1
9.4.2025 09:37:23
5 puan verdi
Emek var olsun efendim
kutluyorum,,,
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL