6
Yorum
24
Beğeni
4,7
Puan
267
Okunma

kan ve gözyaşları sızıyor sokaklardan,
bir zamanlar nefes alan o duvarlar,
şimdi suskun taştan yığınlar gibi.
ayak sesleri kaybolmuş,
fısıldayan rüzgarlar bile ürkek artık.
boş sokakların karanlığında sadece acı var,
ölü şehirlerde yankılanan bir hüzün var.
birileri bağırıyor uzaktan,
ağıt üstüne ağıtlar yakılırken
hiç bir feryat yetmiyor ölüleri diriltmeye.
bir deli çıkmış meydana,
ateşle oynayıp, dumanını göklere savuruyor.
saray soytarıları ise kahkahalar içinde,
suskun birilerinin üzerine karabasan gibi çökmüşler.
insanlık yolunu çoktan kaybetti,
doymak bilmeyen gözler her şeyi yuttu.
ahlaksızlık sınır tanımaz oldu,
cadde ve sokaklara yeni yeni isimler verdiler,
günahlarını örtmek için.
ama o sokaklar da yıkıldı,
onlar yine güldüler bir yerlerde.
uğraştığınız kadar mutlu oldunuz mu,
onca kan ve acının içinde yüzerek
o ateşin bir yalan olduğunu biliyordunuz,
güneşin bir daha doğmayacağını bile bile.
onları bir karanlığa hapsettiniz,
sonra umutları çaldınız.
tek bir şey istisna
inanın yaşayanlar unutmaz.
kanla çizilmiş sınırlar,
her adımda ölü bedenlerle mühürlenmiş sokaklar.
insanlık sahipsiz,
insan insanlıkta uzak
bak birileri hala toprakla oynuyor,
onlar unuttular, unutmadıklarını sanarak.
zaman çok eskidi,
artık kimse kan ve gözyaşı görmek istemiyor.
her adımda yıkılan şehirleri düşünün,
her adımdaki sessiz çığlıkları.
gözlerimizi açtığımızda,
güven içinde olmayı diliyoruz,
ama bak işte bu gün aslında dündü,
o dün, burada insanlık onursuzca satılıyordu.
bugün gördüklerim çok ağlattı beni,
kan ve gözyaşının ateşi oralarda hala yanıyor,
enkazlar arasında anneler, babalar,
ve suskun sabi çocuklar yatıyor.
çocuklar öldürülürken bile susanlar vardı
sesleri gömüldü çocukların
ben gözyaşlarımın sessizliğinde boğulurken
herkes sadece konuşuyordu.
insanlık ölürken...
Mehmet Demir
27124
5.0
93% (14)
1.0
7% (1)