4
Yorum
13
Beğeni
0,0
Puan
38
Okunma

zaman sanki çılgına dönmüş gibiydi,
köpürüyordu her kıyısı.
köprüleri yakmak dedikleri
belki de buydu.
öyle derlerdi eskiden,
öyleydi de.
asırlar boyunca baş tacı edilenlerin
şimdi yalanla, riyayla, ikiyüzlülükle
yan yana yürüdüğünü gördüm.
elleriyle yaktılar o köprüleri
çoğaldıkça falcılar, müneccimler,
niyet okudular kimi hocalar
kendi niyetlerini açığa vurarak.
yok olmamak için yok ettiler
teker teker,
köprüleri yıka yıka.
şeytanın insanda zuhur eden gölgesi gibiydiler
bu hayat,
dilek ve temenniyle uyuşmuş kalabalıklar…
onlar gibi olmaktansa
belkide yakmalıydım köprüleri.
ama eğme dedim boynunu,
emrolunduğun gibi dik dur.
allah seni de eşit yarattı
ne kula itaat
nede biat.
akıl ve ilimle yol al, doğru bildiğinle yürü dedi.
eğilmemeyi emreden ses çınlarken içimde
egilmeyenler var diye
yıkıldı yine köprüler.
yakıldı köprüler, amaç belliydi,
birçok şeyden vazgeçmeni isteyenler vardı,
inancından uzaklaşmanı bekleyenler…
dikkat et adımlarına,
yolda bırakanlara köprü olma sakın.
niye diye bir düşün,
ne faydası var, zararı ne diye düşün,
köprüler kavuşmak içindi,
ilme giden yolları açardı,
yeter ki doğru yere bağlansın.
gece ve gündüz, dünyanın iki yüzü
birbirlerine varamazlar
ama ayrı da kalamazlar.
birinin yolu diğerinden geçer
köprüler yine de yıkılmasın.
geriye onlardan sadece enkaz kalır,
her yok edilen köprüde
biz de biraz ölürüz.
yakmak kolaydı, yıkmak da öyle.
ama gaflete düşmeden anlamak,
her şeye rağmen ayakta durmak gerek.
köprüler artmalı,
çoğalmalı umut gibi.
köprüler yıkılmamalı.
*
Mehmet Demir
11222