2
Yorum
26
Beğeni
5,0
Puan
277
Okunma
"Biraz sendelerim, ama yıkılmam!..
Ayakta da değilim zaten..."
Bu da benden olsun diye kondurulan
bir öpücüğün,
doğmaz şafağına ancak
ben düşerdim!..
Ezan sesiyle kapanan gözlerimi,
"Kaç kişiliktir aşk?"
diye soranlara bağlamışım...
İlmek ilmek ördüğüm sevgimi,
yarı yolda urganlara çevirip
yağlamışım!..
Kaç kez düştüm Sırat Köprüsü’nden?..
Kaç yerim kırıldı, bilmem...
Dur,
beklerken gözyaşlarıma sesinden;
nehir kokan parmak uçlarınla
itekledin beni,
kıblesi olmayan dualara!..
Gelincikler kurudu...
Dağlar bile düşer oldu uçurumlara!..
Daha kaç yenilgi?.. Sormuyorum...
Kalbime mıhlayıp, paslı çivilerle resmini,
kirpiklerimde sayıklayıp ismini...
Bırakıldığım tenhalarda,
yer tutma kavgalarında dövülüyorum!..
Yaralarımdan sızan renklerle boyandı yanakların...
Herkes seni utandı sanıyor!..
Oysa ki sen...
Mavi kuşlar öldürüyorsun!..
Nefesime evlatlık iç çekişler iliştirip,
başka ülkülerde ev sahibisin...
Sadaka niyetine attığın bakışları
ezberledim,
en aptal hallerimle!..
Zelzelesiz göçük altında
bıraktığın bedenimi,
ölsün diye masallarla uyuttun!..
Hiç söylenmemiş cümlelerimi,
ilk duyduğunda unuttun!..
Koynunda yılan besleyenler bile
yalan beslememişlerdi, oysa ki!..
Gerçek dediğin,
ayan beyan saklıydı saç uçlarında...
Secdelerde büyümüştü,
sana ettiğim yeminlerim...
Süs sayana okunmamalıydı şiirlerim!..
" ben sustum,
ama mavi kuşlar hala ölüyor..."
İsmail Yılmaz
5.0
100% (3)