3
Yorum
28
Beğeni
0,0
Puan
290
Okunma

söyleyin hangi rüzgar savurdu o sabi çocukların adını,
hangi kara toprak örttü o güzelim seslerini
bakın baykuşlar ötüyor yıkık duvarların üstünde.
her yere kan kokusu sinmiş
en çokta öksüz gecelere.
elimde hala yanmış ekmeğin kokusu var
avuçlarımdan dökülüyor kül gibi
o sofralarda suskun dualar.
söyleyin şimdi siz hangi ateşten geçtiniz ey insanlar,
hangi dillerde mühürlendi ömer,in adaleti.
-
evlerinin eşiğinde kanlı bir mendil,
anası unuttu fısıldarken yavrusunun adını.
kimdir bu taş kesilenler, bu suskun kalabalık kim...
hangi kıyamette tartılır vicdanlar...
size diyorum ey ölümden medet umanlar,
söyleyin hangi kitap yazdı bu karanlığı.
hangi mezhepler reva gördü bu yaşananları.
söyleyin hangi bayrağın altında yaşanır bu acı
nasıl bir hüküm helal kıldı masumları öldürmeyi.
utansın kör duvarlar,
ellerinde kan taşıyanlar utansın,
çocuklar ağlarken susanlar utansın,
mezar taşlarını bile korkutanlar utansın
yaşananları unutmamak için
küle dönen kentlerin külleriyle yazacağız her yere
her sabah doğan güneşe,
her gün ağıt yakan rüzgara söyleyeceğiz
adınızı unutmayacağız.
adalet geciken bir kervan olsa da...
siz sessiz kalanlar,
gözlerinizi kapatarak kurtulamazsınız
kulaklarınızı tıkayınca adınız lekesiz mi kalacak
siz susarak o küle dönen sofraların kenarında durdunuz,
o çocukların çığlığını duyup sustunuz.
*
Mehmet Demir