4
Yorum
21
Beğeni
0,0
Puan
328
Okunma

sizin hiç hayallerinizde idam edildiğiniz oldu mu
hemde bir hiç uğruna, sessiz sedasız,
adınızı bile demeden astılar mı
zincire vurulmuş düşlerinizle yüzleş tiniz mi,
beklediniz mi darağacının gölgesinde
varla yok arasında sallanırken,
hiçliğe mühürlenmiş bir kaderi hissettiniz mi hiç.
anlık bir nefes için yandınız mı
suskunlukla mühürlenirken diliniz
zehrini yudum, yudum içtiniz mi
nasıl bir şey ki bu konuşsanız ölmek, sussanız hiçlikti,
dar bir çizgide savruldunuz mu hiç
vuslatsız bir aşkın ateşinde kavruldunuz mu
yada yanmaktan korkmadan, yürüdünüz mü ateşe
hasret kaldıklarını severek, sinenize sardınız mı?
farkında olmadan ateşe odun taşıdınız ellerinizle
ama hiç düşünmediniz,
küller kimin acısını saklar
böyle kaç gece yaktınız, kaç sabah küle gömdünüz
yada söyleyin kaç yüreği kaybettiniz,
sahi kaç vicdan sattınız düşündünüz mü
gözleriniz kapanırken bir rüyanın içinde,
nasıl asıldığınızı izlediniz mi
boynunuzda takılı urgan, göğsünüzde asılı yafta,
sanki hepsi gerçekti, gördüğümüzse hayaldi.
bize gerçek olan size hiçti.
ama bilin ki bir hiç bile hatırlanır,
o küller gelir yangın çıkarır.
cellatlar ipi tutarken, unuttukları bir şey vardı:
her ipin düğümü çözülür,
her ölüm bir çığlığı doğurur
ve ben o boşlukta sallanırken,
anladım ki hiçlik çok şeydir.
*
Mehmet Demir
8321