4
Yorum
23
Beğeni
5,0
Puan
385
Okunma
Yine bir sela,
asırların suskun dilinde yankı,
göğe asılmış bir bıçak,
zamana kanayan yara.
Ve içimde,
susmayı bilmeyen ölüler,
ebediyetin eşiğinde,
sessizliği parçalıyor.
Toprak uyanıyor,
gizli bir hafızayla,
bütün isimleri fısıldıyor sonsuzluğa.
Ve rüzgâr,
hiç doğmamış kelimeleri üflüyor,
güneş, tanrısal bir mühür
-gibi,
kapatıyor günün gözlerini.
Ölüm, eli olmayan yazgı,
sessiz bir hırsız gibi giriyor zamana.
Ve biz, faniliğin aynasında,
gölgeden ibaret suretler,
ne kayboluyoruz ne kalıyoruz,
yarım kalmış dualar
-gibi,
bilinmeyen kıyılara savruluyoruz.
5.0
100% (6)