1
Yorum
21
Beğeni
5,0
Puan
185
Okunma
kanatları kesik bir martı düştü içime
adı, çocukken unuttuğum bir dua kadar kırık
ve sesinin yerinde
paslanmış bir keman var şimdi,
kanıyor telleri.
gece, kendine benzeyenlere kinli
dilimde uyuşmuş bir “neden?”
duvarlar nabız gibi atıyor
duvar dediğin, bazen içindeki çığlık kadar gerçek.
sokak lambaları öksürerek yanıyor
bana çocukluğumu geri verse
kırıp dökerim yine
oyuncaklar hep ölür çünkü
ve kimse onların cenazesine gelmez.
aşk mı?
aşk,
kaza yaptığında gülerek çıkman enkazdan,
bütün şehir yanarken
“bana sigara ver” diyebilmek kadar umursamaz.
bazen düşünüyorum,
belki de Tanrı bile
fazla yalnızlıktan bir şarkıya döndü
ve adını insanlar
yanlışlıkla “Müslüm” diye fısıldadı.
şimdi içimde bir masa kurulu
sen, ben, gölgesi kesik bir kedi
ve sustuğumuz her şey oturmuş bekliyor.
hiçbir şey konuşmuyoruz
ama masada
korkunç bir anlam kokusu var.
5.0
100% (3)