13
Yorum
25
Beğeni
0,0
Puan
4942
Okunma
.
tarihin içinden geçiyorduk
tırpanlayıp hüzünleri bir bir
göz izlerini karamık çiçeğe bırakarak
ne kırmızıdan ne nazdandı oysa
uzak düşlerin açılımıydı her saat yıllara inat
ki hiç bir toprak tavında değilken
sunmaz bağrından çıkan mahsulü
farzet ellerimde erik çiçekleri açtı yeşil beyaz
uslanmaz bir damarda akan kandı aşk
alev alev ve kırmızı kırmızı tıpkı yaz
dünden önce yarından sonra
düştüğüm gündü ana rahmine
sevgiye kesildi göbek bağı ve tek sana
Firdevs’in duvarlarını yıkarak
hava - toprak -su cemrelerindi
bereketlenip mevsime uydu
öylesine çoğalırken vahalarımda
gökyüzü şahit oldu bulutlara içini dökerek
sunaklara saklandı acılı ölüler sus pus
ne dizelerden ne şarkılardan geçtik biz
ellerimiz kelebek yüzümüz sevda olalı
aslını inkâr etmedi gerçekle kalan yanımız
bir zaman seç şimdi saatlerden -kuşların korosuyla
biraz da bahar ekelim içimize açan her çiçek adıyla okunsun
aşka dair ne varsa
dolsun boşalsın deli bir rüzgâr okusun bizi
kendi solosuyla.