12
Yorum
41
Beğeni
0,0
Puan
4249
Okunma


.
ve mutlaka
rengi solmuş bir zamana hükmeder an
en yakın yenilgidir en uzağın galibi
ki ters düşmez hiçbir sözü
görebildiğindir akıbetin sureti
dudaklarımı ısırdığım yerden usulca sızan kanımı içen ruhuma...
bedenimde yüksek sesli korkuların
yankı vermez çığlıklarıydı sadece
cesaretini hiç yitirmeden
ciddi ve kaygısız
akarken yüzüne
göbek bağımı kesen ellerimle
oysa karşıtsız ki mutlak gömdük gökyüzünü
nedenini bilmeden
derin bir ohh çeksem bu yakın ara
bir yolculuğa çıksak kontrolsüz
yine hayal edilebilir mi ulu orta
toprağı alt üst eden
ar damarı soğuk
ve öfkeli
yüreği kabarmış cesetler
körpe dualarımın huzurunda
ölmeden dirilmek mi bu kadar kolay
burada ve şimdi
kimsesiz kalmış dolunay gibi
mezar sessizliği hükmederken
kentin en beyaz sokaklarına
yaslı gözlerinden akan
kışkırtıcı ıslaklığın bulaştığı karanlıkda
kalp boşluğuma basınç yaparken
üç odanın dört duvarına kendimi çivilediğim eksikliğim
bir şeyler fısıldıyorum gecenin kulağına
şah damarımda sabahlar mıyız o vakit
kimse bilemeyecek
hemen söyle
zor mu dirilmeden ölmek
kaç kişiyim soluk soluğa
içini doldurabilecekken ben
tut çıkar bu dünyadan
öp kanatlarımdan