5
Yorum
25
Beğeni
5,0
Puan
389
Okunma
Al gece yarılarımı benden
çünkü çok ağırlaşıyorlar artık,
bir sandalyeye oturuyorum
sandalyeden çok daha yalnızım.
Kapılar çarpıyor uzaklarda,
bir şehir kendi üstüne kapanıyor.
Benim payıma sadece sönük bir lamba düşüyor,
gözlerim yoruluyor aynı ışığı taşımaktan.
Düşünüyorum
bir masa olsa şimdi karşımda,
üstünde birkaç kitap,
bir bardak su,
ve senin ellerin.
Ama masa yok, kitaplar yok, sen yoksun.
Sadece suyun sesi geliyor,
kendi içinde boğulmuş gibi
hâlâ akıyor.
Biliyor musun, gece yarılarıyla konuşmaya çalıştım ben.
Onlar bana annemi anlattılar,
çocukluğumun kırık oyuncaklarını,
bir sokağın taşlarında yitip giden ayak seslerini.
Sonra susup bana baktılar,
baktıkça küçüldüm,
küçüldükçe kendime benzedim.
Al gece yarılarımı benden,
belki sen onlardan bir şehir yaparsın,
pencereleri hep sana bakan,
sokakları hiç bitmeyen bir şehir.
Ben bu yorgunluğu taşıyamıyorum artık,
çünkü her taşındığım yerde
kendime rastlıyorum,
ve kendime rastlamak
bir başkasına çarpmaktan daha ağır.
Şimdi soruyorum sana
Karanlık kimin omzunda büyür?
Kim taşır sustukça ağırlaşan dili?
Hangi insan, hangi masa, hangi sandalye
bir geceyi gerçekten tamamlar?
Ben cevap veremiyorum.
O yüzden al gece yarılarımı benden,
belki cevabı sen bulursun
ya da hiç bulmazsın.
5.0
100% (6)