0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
254
Okunma

Gökyüzü kararmış, yıldızlar bir bir düşüyor,
Yeryüzü titriyor, dağlar öfkeyle inliyor.
Adalet terk etmiş sokakları, şehirler susmuş,
Sessizlikte yankılanan, mazlumun çığlığıymış...
Ben bir yiğidim, kültten doğdum,
Zulme şahit oldum, haksızlıkla doğruldum
Ellerimde hakikatin meşalesi,
Dilimde adaletin hür sesi var...
Ne taht isterim, ne taç,
Allah’tan başkasına dönmem bu yüzü.
Mazlumun duasından güç alır yüreğim,
Zalimlerin kılıçlarından korkmam Allah’a yönüm...
Kardeşim, gafletle sarmalanmış,
Karanlıkta yüzen bir gemi gibi dağılmış.
İşit bu sesi, hakikatin çağrısını,
İnsanlık sana emanet ayılamayacak mı bu baş...
Şehirler kurak, kalpler çöl,
Adalet pazarında çürümüş bir gül.
Yöneticiler altın tahtlarında,
Mazlumun kanı damlar o tahtlardan...
Fakat bilirim, gün gelir kalkar,
Mazlumun duasıyla toprak yakar,
Bir kıvılcım yeter tutuşturur yürekleri,
Zulmün üzerine yağacak, hakikatin alevleri...
Ey insan, ne oldu sana?
Hani yüreklerinde sevgiyi taşıyan o şan?
Yörüngenden çıktın, nedir bu şaşkın bir hal,
Ama döneceksin bir gün insanlık karşında ağlar...
Çünkü insanlık en yüksek yıldızdır,
Adalet, sevgiyle dönen bir gezegendir.
Bir zaman şaşsa da yolunu,
Hakikatin gücü onu menzile çeker...
Korkma zulümden, korkma ufka yolculuktan,
Bir kış gelir, soğuk iliklere kadar dolar.
Ama bil ki her kışın ardından bir bahar,
Her geceyi sabırla izleyen bir seher var...
Adımı yazmayacaklar taşlara,
Ne bir sokağa, ne bir saraya.
Ama adım mazlumun kalbinde,
Tohum gibi yeşeren bir adalet bahçesinde...
Ey zalim, öyle bir hesap var ki karşında,
Ne altın kurtarır seni, ne tahtların saltanatı.
Vicdanından kaçamazsın, gözünün önüne serilecek,
Her damla gözyaşı bir cehennem ateşine dönecek...
Mazlumun ahı çıkar elbet,
Bir gece ansızın yükselir göklere.
Hakk’ın divanında hesap sorulur,
Ve bil ki o hesap şaşmaz, tartısı el vurulmaz bir terazide tutulur.
Hatırla Kerbela’yı; mazlumların akan kanı,
Zalimin tahtını nasıl yerle bir ettiğini hatırlatır anlayanlara...
Ey halk, uyan! Sessizlikle geçen her saniye,
Adaleti çürüten bir pas gibidir.
Dua yetmez; el, göz, dil gerek,
Hakikat çağrır seni, çık öne, harekete geç.
Hatırla, Martin Luther King’in adalet için nasıl yürüdüğünü,
Halkın sessizliğinin nasıl bir çığlığa dönüştüğünü...
Bu haykırış ve okuma Allah’tan aldığım rahmetin müjdesidir,
Bir çağrıdır zulme direnen her yüreğe.
Ey zalimlerin tahtında oturanlar, bilin ki,
Mazlumun duası çekilir semaya, çağrır adaletin şimşeğini.
Hatırla, Firavun ’un zulmüne karşı Musa’nın asası nasıl denizi yardıysa,
Mazlumun duası da zulüm tahtlarını öyle sarsar...
Son sözüm şu, dağa, taşa, toprağa,
Allah’tan başkasına boyun bükmem asla;
Ne boyalı taşların önünde eğilirim,
Ne de zalimlerin kılıçlarından kaçarım.
Hatırla, Ashab-ı Kehf’in karanlıktan kaçışını,
Hakikate sığınan yüreklerin nasıl ışığa eriştiğini...
Ey çocuklar, siz bir umutsunuz,
Sizin yüreğinizde hakikatin tomurcuğu.
Tıpkı Anadolu topraklarında bir zamanlar sevgiyle büyütülen,
Haksızlığa karşı duran kuşaklar gibi.
Adalet, sevgiyle beslenir ellerinizde,
Ve bir gün o tomurcuk, koca bir çınar olur, gölgesinde dinlenir dünya...
Ben bir yiğidim, gideni az olan Resulün yolunda
Mazlumun duasında, hakikatin izinde.
Bir çağrıdır bu, kulak veren her yüreğe,
Hatırla Nuh’un tufanını; hakikat arayanların gemisi nasıl selamete çıktı.
Ve bil ki bu şiir, Allah’tan başkasına hesap vermeyen bir özün sesiyle yükselir...
Bahadır Hataylı/21.01.2025/Namazgah/İST