1
Yorum
25
Beğeni
5,0
Puan
428
Okunma
Akşamın koyu gölgesi düşmeden üzerimize
Neredesin sen, söyle
Kaç boy göçer böyle doğuya
Muhacir ehlinden ayaksız haber
Yolları dediler mi ağaçlara
Tanış olsak fısıltılı gecenize
Koyduğumuz söz kaç hasret eder,
Ufkun boşluğundan ortaya
Kent adını yitirince, sokağın postası adabını
Kardeş kardeşi vurur, aşık sevdayı
Kırmızı gülden değildir böyle,
Kürsüler gönülden değil
Duvarlara örülür, bölünür katların halkları
Ormanını ararsın, doğanı
Dudaklarını, harf bulaştıracak iklimden
O isyan etse yüzün allanır
Kara çalınır yumrukların alnına
Gelirler, bizimle ağlarlar cenazemize
İman kızılından cenk çalan haramiler
Öyledir ölmek, dirilmek
Handan geçilir şahdan, kılıç hakkından
Bağdaşından bir rumeli dergâhının
En sevgilinin seferinden hatırlanıp
Ben savaşımına benler verip
Yaralarını çok ama, çok sevmek
Şimdi
5.0
100% (5)