Tozlu raflarda sararmış bir düş,
Zaman, ince çatlaklar örer sessizce.
Kilitli sandıkların derin nefesinde,
Geçmiş, soluk bir nefes gibi süzülür
gece.
Hatıralar kurşuni bir nehirde yüzer,
Her dize, kalbin kırık aynasında titrer.
Bir resimde gölgelenir unutulmuş ses,
Zaman, çatlak taşlara fısıldar bir heves.
Silik saatler rüzgârla döner durur,
Perdeler ardında yankılanır bir gurur.
Ayak izlerimle buluşur eski taş yollar,
Yürüdükçe geçmiş, düşlere uzanan kollar.
Ama bir meltem eser, eski kitaplardan,
Sayfalar uçar, rüyaları savuran adamlardan.
Bir hatıra sarar beni, silmez gölgelerini,
Unutsam bile, bilirim dokunduğunu derimin.
Küllerden
doğar kimi hatıralar,
Bazen yalnızca düşer, sönmüş
yıldızlar.
Adımlarım yankılanır bu boş odalarda,
Zamanı seyrederim,
geceye uzanarak.
Ve bilirim; unutmak
mavi bir duman,
Sadece gözlerimde tüter, ama kaybolmaz.
Geçmiş, kök salmış bir şiir gibi derinde,
İleri yürürüm, kalbimde yankılar bir seste.