Öyle sıradan değil, hassasiyetlerdedir eğim
Yıllar sonra alınır burada, arzu edilen o verim
Özveridir o, yankılanır silsilesiyle damar damar
Yurdun her köşesinde bırakır izlerini, derindir
Nesilden nesile taşır bayrağı, gururla öğretmenim.

Dokunur minik ellere, yüreklere, işler emeği
Dünlerden gelen hafızayı korur, üretir de yeniyi
Bir çağlayancasına coşkundur, sığmaz hududa
Bilgide değildir örnekliği hem de davranışta
Mihenk taşıdır vatanın , yarınlara uzanışta.

Ayırt etmez kent, köy yerleşke, görevi kutsal
Öyle bir işler ki emekle, birikimle, tecrübeyle
Esse de amansız rüzgârlar, silemez de izlerini
Keyfiyet mesleği değildir bu, çok da duygusal.

Yükünü tarif pek zor, görülmez ki gözlerle
İşitir sesini asil yürekler maziden esintilerle
Hani vardı ya, “…o köy, bizim köyümüzdür.”
Bir masalsı dokunuş edası, âtimize yürüyüştür.

Çokçası unutulup yiter de o, hafızada kalandır
Çocukluktan ta gençliğe rehber, usta, üstadındır
Onunla güler yüzü binleri aşmış aydın yüzün
Onunla kırılır rekorlar; bilimde, sanatta, sporda
Bir tebessüme razısınız, ebeden yüzünüz gülsün.

Bir hatırlanmak, binlerce kez daha doğmaktır
Zenginliğinin tarifi yok, o atlastan kumaştır
Sahibi değildir ne köşkün ne de sarayın
Yıllar içinde eriyen, ışığıysa asla sönmeyeni,
Cennet yurdun biteviye şarkısı, doğan şafağıdır.

Tütsün yurdun bacaları ilim irfan ordusuyla
Her yıkılıştan sonra bulduk ivmeyi büyük hazla
Dolaşıldı Çalıkuşu misali kuytusu memleketin
Bekliyor isimsiz beldelerde Ayşeler ve Mehmetlerin
Bir büyük hizmet aşkıdır ki bu dokunuştur ikbâle
Oku, demiyor mu Mushaf, ilk emrinde nesillere.

Bitecek tüm şerler, açacak yeniden bahçede güller
Sayısı yüz binleri aşan gücüyle hazırdır öğretmenler
Bir inşa etme yarışıysa bu geçmişin küllerinden
Değerlerle renklenecektir inanın yarınki günler.

Bağrından cevherler çıkarmada Anadolu hazine
Cevherleri işlemede öğretmen amade, beklemekte
Nasıl da çıkmıştı zor günlerde istiklâle mavi gözler
Eksik olmayacak gazi yurtta Mustafa Kemaller .

Ellerinden çıkacak sayısız mühendis, doktor, çiftçi
Ve maziye mührünü vuracaktır o pahasız emeği
Sevdalıyız dedik ya vatana; dağına, taşına, insanına,…
24 Kasımlara yaslanmadık ki, her gün aynı kıvançta.

Salt mesai uğraşı değildir ki gayretlerin amacı
Her zora hazırlamaktır insanı, özündedir harcı
Bir meslektir adıyla, ancak binleri de doğurur
Her öğrencinin başarısında elbette yaşar gurur.

Ve sen öğretmenim vazgeçme asla davandan
Ona sıkı sarıl ki, musallat olmasın milletime
Cehaleti, kabalığıyla çakallar ve türlü sırtlan.

Parlasın insanlığın özü, buna çok ihtiyaç var
Karanlığı bitirecek elbette, bilgelikle çocuklar
Doldur öğretmenim ideallerle her yeni nesli
Güne değsin içlerinden onlarca ressamı, ozanı,
Ve aldıkları ivmeyle yeşertsinler bahçeyi, bağı.

İleriyedir parolamız meslekte, aydındır yüzler
Ağır da gelse yük, yoktur gam, hedef bizi bekler
Kasım içinde değildir bizler için şu anılan gün
Öğrencinin olduğu her yer bize bayram, her yer düğün…

Oğuzhan KÜLTE