Kuruyup dökülsem toprağa, bir avuç rüzgâr katsa önüne küllerimi, vahama kavuşsam...
Ölsem,
özlemek kadar!
Doğduğum, acılarımın kök salıp zehirlediği kente…
Ellerimi uzatınca tuttuğum seni de ekleyince
aşkın başlayıp bittiği yere…
Yağmurla söz kesmiş bu şehrin gri yüzünde sokak lambalarına sis çöker, bir adım ötesi görülmez olur…
Güneş yüz görümlüğü olur kentin, ışıl ışıl bir sevinç boğar caddelerini, yarını göremezsin..
Şimdi;
Gözlerimdeki şehre yağ
sevgili...
Işıl ışıl yanarken
gecede ateş böcekleri
ve
su ile ateşin raksını resmederken göz
bebeklerime göz
bebeklerin
üzerime üzerime yağ
sevgili…
Gel…
Sude Nur Haylazca
(Vaha Sahra)