7
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
2763
Okunma

sessizliği demlerken gece
karartı göğsünde sökük zamanı diken el
kanayarak emdiğim hazan irin
nasıl da vurur kara yürekli şövalye
hayalini ezdiğim gözlerime
karşılar mı bir ton acıyı
yarınki divan
mazime ayna kırdığım tan çözülüşleri
çevirdiğim yüzümde annem düşer boşluğuma
tutmaz kılıç kın
keskin söz ki dargınlıklara anahtar
kilitler aralanan kapıyı
ah geçmişimi hırsıyla bileyen kör ege
çocukluğumun düşü kurudu avuçlarında
kudurmuş bir kinle bakıyorum ki sana
sorma!
fişlenmiş gibi belayı çeken şansımın ta kökünü emzirdiğin dün
her gece kırağı taşımakta yorgun kirpiklerime
sırtlanların pençesinde
ıpıslak uyanırım sabahlara
parantez içine sıkıştırılmış koca bir hayat
bol yağlı yangın
sığmadıkça koyduğun tabuta
ak sütün helal edilmediği sahnelere çektim vicdanın kalın perdelerini
ezerken dudaklarım dudaklarında sıcacık hüznü
gül izli gülüşleri kusuyorum çeyiz sandığıma
taşımışken ana kucağı bedbaht sonsuza
artık hiç sevilmesem de olur
babam hiç kıymadı ki bana anne!
sabahın köründe açılmıyorsa telefonun acıya
sana kıyamadığımdandır artık anla
hâlâ benden umutluysan anne
susturma!
çatık kaşlı Anadolu gibiyim sorma!
Vaha Sahra
Sude Nur Haylazca
2008-08-08
5.0
100% (3)