3
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
273
Okunma

Bir gün, kavgayı bıraktım bir yaprağın kenarına,
Serin bir sonbahar rüzgarına emanet ettim onu,
Bir yaprak, her şeyin hafifliğini anımsatırken,
Kavganın ağırlığını omuzlarından siler gibi…
Düşündüm sonra, neydi kavga, neydi öfke?
Bir yürekten çıkıp başka bir yüreğe dokunur muydu?
Yoksa yaprağa yazılınca hafifler miydi kavgalar?
Bir düş olur, uçar mıydı mevsimle birlikte?
Öfkeyi bulutlara göndermek geldi içimden,
Gökyüzüne yükledim, beyaz, ağır bir buluta;
Bir damla yağmur, öfkeyi yere serip sildikçe,
Gökyüzü maviye döner miydi acaba yeniden?
Bir başka gün, nefret düştü aklıma,
Beyaz karların üstüne bırakmak istedim onu,
Erir diye, güneşle birleşip akıp gider diye…
Ve gördüm ki kar bile narin, masum;
Ona yakışmazdı nefretin izleri...
Karlı dağlar, sessiz ve yalnızdı,
Nefret ağır, kar hafifti,
Belki bir mevsim sonunda erir giderdi,
Ama karın saflığını bozmak istemedim...
Sonra sevgiye geldi sıra,
Dostluğu düşündüm, çocuk ellerinde şekillensin istedim,
Her yeni doğan bebeğin kalbine işleyip,
Kendi gibi saf, kendi gibi sınırsız büyüsün istedim...
Bir çocuğun yüreğine sevgiyi fısıldadım,
Orada kök salsın, tüm dünyaya yayılsın diye,
Her nefeste filizlenip, dallara ulaşsın,
Bir çiçek tarlasına dönsün dünya…
Kavgaları bırakıp sevdalara dönebilir miydi insan?
Öfkeleri göğe savurup, bulutlar gibi süzülebilir miydi?
Nefreti karların altına gömüp,
Sonsuz bir bahar yaşatabilir miydi yürekler?
İçimden gelen ses dedi ki,
Bütün duygular bir yolculukta,
Her biri kendi mevsimini bekler,
Bazen kışa karışır, bazen bahara açar.
Her yağmur, bir öfkeyi temizler,
Her kar, bir nefreti saklar;
Ama her çiçek, bir sevginin filizlenişidir,
Her yaprak dostluğun bir izidir...
Erol Kekeç/08.11.2024/13.40/Namazgah/İST
5.0
100% (3)