5
Yorum
32
Beğeni
0,0
Puan
661
Okunma

Gülmeyi unutmuş bir adamın görüntüsü
çıplak ağaçlara benzer...
Seni unutmayı istemek su bozulmasın diyedir
Tin ve zeytin bozulmasın diye
Razı olmak istediğimdendir
İsmail gibi bıçağın ucunda bekleyen kaderime
Seni unutmak biliyorum
bir şiiri bileklerime sürtmekle olacak iş değildi
-ama ne olursa olsun unutmak gerekir bazen
Aslı biraz da Kerem ile tanımlamıyorsa kendisini-
ki ben bir de
ezbere biliyordum
sesinin tonundaki uçurumların hepsini
ve yüreğinde sakladığın yüzleşilmemiş tarihi
Bu yüzden
ilk merhabayı söyleyemeyen bir adam olsam da
unutmayı becerebilirim diye düşündüm
Değil mi ki memeden ayrıldığımızı unuttuk
Başarabilirim
İlk iş
gittiğin günü
canımı acıtıp durmasın diye
küsülmüş bir kitabın içine gömdüm
Sonra her gün 336 kere Ya Musavvir çekmeye başladım
bazen yanına Ya Şâfi ekledim
Brahma tişörtü ile semaya gittim
Eğri bir çiviydim
ve kendimi anılardan kanırtarak sökmeye gücüm yoktu
Önce Mustafa oğlu Celil gibi
giyotine gülümsemeyi öğrenmeliydim
Gittim teneşire yattım
Her gün aynadaki yüzüme düello teklif ettim
-öğrendim sonunda giyotine gülümsemeyi-
Anlamını bozamadığın birkaç kelime buldum
ve onları kullanarak kendimi
başlangıç ve son arasında bağlaç olmaktan kurtardım
(Yahya yaşasaydı gidip garanti olsun diye
kendimi vaftiz ettirirdim
ama açmazdım avuçlarımı İsa gibi
çivilerin için)
Senin yüzünden Tanrı yüzüme bakmıyordu cümlesini
mantra gibi tekrarladım
Sözlerime inansın diye Tanrı
kendime afili mezar taşları baktım
Şaman olma tekniklerini öğreten kitaplar satın aldım
Okumadığım zamanlarda
koynuna almayacağın şiirler yazdım
O ara –unutmayı kolaylaştırır diye-
at yarışlarına merak sardım
-aslında bu fikri Bukowski’den çaldım-
Atların isimlerini öğrendim yedi nesil sülalelerini…
Baktım tüm atlara isminle sesleniyorum
vazgeçtim
Tek başıma ağlamak istemedim
Mevlana ile tanıştım Heidegger ile Jane Austen ile ve el Kindi
Onlar da bilerek aklımı karıştırdı
ıskaladım bu yüzden çoğu ağlama vakitlerini
Bazen o yayı geren parmaklarını öpmek istedim evet
Evet bazen sen kahve yaparken falı değil
iç çamaşırlarının rengini düşündüğüm anlar geldi aklıma
Ama hemen gidip bir pencere açtım canhıraş
bir sokak dolusu gürültü dolsun diye odama
İşe yaramasaydı bi koşu çocukların oyunlarına girerdim
Onlar değil ama ben biliyor olurdum
sebebi iç çamaşırlarının rengidir
buz gibi golü iptal ettirmeye çalışan
mızıkçı sesimin
Bilmiyorsun seni unutmak için
bazen gemilere çarpıp kaldırımlara düşen
martı çığlıklarını toplamaya gittim
İzinsiz aklıma gelip uzun boylu oturma diye
kanun maddesi yazanların
günlük hayatta nasıl konuştuğunu düşünerek
aklımı meşgul ettim
Gider defteri tuttum
harcamalarımı abartarak yazıp çizdim
Israrla o lacivert terliği giyerek
saatlerce pozisyon tartışmalarını izledim
King oynadım ha bire
Rıfkının ikisini de yemek için çabaladım
hatta hep elimdeki en az kağıdı koz yaptım
Oyunun mantığına ters dediler
Unutmak da mantığa ters dedim
risk almazsan başaramazsın
………..
Özgür SARAÇ / Râzı