0
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
497
Okunma

ben ,
iyi ki sustum diye övünürken ,
esintiler şehrinde ki savaş
sona erdi .
cümle baharı koparan düşman ,
tohumunu ekti şehrin kurak toprağına .
şehir düştü .
fısıltının hakim olacağını ,
boğuk mavi tonlarında ki kuş
eriyik dağların üstünde dönerek ilan etti .
bu bir ihanetti .
ben ,
hevesin koynunda dövünürken ,
esintiler şehrinde ki telaş
üzerime sindi .
cümle acıyı dindiren o son kılıç darbesiyle
yangım an be an alevlendi .
ama ben,
burada ,
yerle yeksan bedenimi
çığlığın eline emanet ettim .
kırık gözlerimden yansıyan resim ,
takvimin son yaprağı değil diye yeminler ettim .
meğer öyle imiş .
meğer boşunaymış gün saymak .
ne tuhaf şimdilerde
ölmeden yerin dibine konulmak .
şimdi ,
kalıp yeni ölüşleri seyretsem
ve açıp baksam yerin göğsüne ,
eminim ki ,
bu dağlardan doğma avare görürüm .
şayet bileydim kuşun ihanetini ,
kendi esintimi kendim öldürürdüm .
belki ,
karşı kıyı sakinlerinden
öğüt dinlerim artık .
belki de takvim yaprağından kopup
kayıplara karışırım .
bilmiyorum .
bilemiyorum .
bu mağlup beden ile nasıl barışırım ?
kayboluş ve arayış dehlizinde ,
kelebek ömrüne denktir dirayetim .
esintiler cephesinin mevzisinde ,
gün doğunca infilak eder cesedim .
bu benim ,
filme alına yirmisekinzi kasedim.
avare ardına bakmadan kaçıyor. . .
münh r f
a i
5.0
100% (4)