17
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1466
Okunma
İç yolum, ölü kuşlar senfonisi. Esmer bir ölüyüm kendi göğüne düşen. Yıldız diyor birileri...
göğü hırpalayan seferim
gürz görmemiş mumların ışığına kondu
yandı kisvesi
bileklerimde hala o sevişmelerin nal izleri
dudağım avlusunda sarhoş kul ayağı
topal rüzgarlarla savrulan dal kırığı iniltiler
avurt ünsüzü; sus boşluğum
civan ateşim yanar şamdanlarda
mahmuzların boynumun yuvasını kanatmaz
yatağımın mahşer
unutkan bir kaçışın sadakati terk edilene
yalnızca giden yanacak
yaralarımın bilgesi zamandır
bekleyiş örerim örümceğin ağına
sen eksilmek dersin
şimdi denizkızı sandığım sen
kedilerin bıyıklarını yıkadığı
bir yol kenarı atıklığı, su birikintisiymişsin
korkma şiirim imarettir
nasibin gözüm kadar
bugün kabul günü mezarlığımın
ser içime yatağını
çürümüş sinemde
o eski ordularını koştur
güneşi yak
kahveme kırk yıllık bir ömür pişir
ağzıma bıraktığın cadı kazanı
sana geldiğim yollarda
eski acılarla
yeni aşklarda hacca gidiyorlardı
sevdiğim bütün kadınların artığından
tavaf-ı şiir kabilinden beddua biçtim
bütün illetler kendimeymiş
kendimdeymiş
ödeşelim
K.Y.