1
Yorum
15
Beğeni
5,0
Puan
335
Okunma

Kan kustursa geceden gündüze hasret
Bulunmaz zalimlerin dokusunda bir dirhem merhamet
Can verirsin teline, nakışlı bakışına
Kul olursun selamının vardığı yere
Umursuzluğundan duymaz nedamet
İşlersin yüreğine gümüş sicimle
Yurt edinirsin gamzesini
Ezberlersin edasını,sedasını,nazını
Yutarsın yabana işvesini
Kapına kilit vurursun bacanı kollar ihanet
Dillere destandır tanır sokakalar, caddeler
Tüm şehir bilir ayak izlerini
Besleneceği vakti kediler
Rüzgar bulur havalandıracağı perdeleri
Kayacağı vakti bekler yıldızlar
Yakamozlar içmez bütün gece
Yanağına düşmeyi bekler
Büyür sığmaz büyüsü ruhları kaplar
Aşk küskündür seküler zamana
Her daim kemikli kalpleri arar
Üç iplikten örülmüştür damarlarından olmaz azat
Bel kırar varlığı başına buyruktur ve dahi hoyrat
Divaneyi mum Mecnun’u divane eden kudret
Aslı’yı yüce dağ yapan
Ferhat’a dağları deldiren kuvvet
Tutar ellerinden
Susturur susmayan gönlündeki ateşi
Tozar daldan çiçeğe
Kokusuna hapseder altı günde var olanı
Denizler köpürür duyunca çıngısını
Çıldırır nehirler
Nuruna ram olur karanlık
Tutulur ay yanar geceler
Hissene düşmüşse bir parçası cennet
Yokluğu sefalet
Hiçsen gönlünde gözlerindeki zahmet
Meftunu toz eder
Altın sunakta sunulur cinnet...
5.0
100% (7)