0
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
318
Okunma
Kaldırım arasında kül
Bir ölü Mozart sesi
Bana grileri ver ben sana
Gül taşıyor pencerenden
Çivisi çıkmış hem de nasıl
Pencereme yansıyan gri bulut
Ağlarken düşmüyor göz yaşım
Çiniler biraz tınlıyor
Münbit nağmelerin ayazını
Köşe kadırga kahvesi şekersiz
Selefi de kalmamış
Son kaynatan ıhlamuru
Kuş yürekli nazımlar diziyor
Duvara asılı iki kaim yazı
Mevsimden mevsime ağlar
Kaldırım arasında kül
Beyaz yakalı keklik gibi erkek
Tanrıça kadınlara kur yapıyor
Bıyıklarından müzik
Gamzelerinden aşk
İzmariti yeşil örtülü kan çaylara banar
Öyle soluyor ve öyle yudumluyor
Sualsiz kalmış tüm cevapları
Annen nerede ?
Çocukların peki ?
Öksürük tutmuş bastonlar
Yavaştan hallice ve berdevam
Kara sandıkları açmadan
Dolu altıpakları gözleri nişan
Sen bıçak gibi bilerken
Sen bıçkın bıçkın gülerken
Onun taksimetresi çoktan tıkırdamıştır
Rüzgar bir çatının eşiğini aralar
Kahvenin içinde delikanlılar
Nar gibi kızarmış yanaklarını
Sobadan devşirir
Kızlar ürkek ve meşk üzre bakar
Sulu kar yağarken
Pencerede buğu
Maun kokulu şarkılar
Kadırga Balat
Aşkla donanmış
Gelindir