0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
359
Okunma

Çay kızıllığı
Miyav dört bardak
Pirim benim irşad eyle
Gazete kokusu bir dal cıgara
Maun renkler araba camında
Rızanın şapkasını Sarıyer’de
Ulan otobüs çarpar mı ?
Ekmekte daş var
Boğazdan aşağıda lüfer kızlar
Gözüm iki ada
Libasım kum, ancak Kadıköy renginde
Vapur kuş gibi mavi
Kevgirler havada
Mutfakta anne kokusu
Kibritçi simitçi tütüncü
Naftalin sakallarını yontuyor
Demir Han iki ikmal ile
Şah mat diyor
Naylon cızvalet fabrikası
Bomonti şakır şakır
Biraz peksimet getir
Sadabat minibüsünde kör Minuse
Cihangirde örsleri hazırsa
Gümüşsuyu çekiç gibi düşer
Kabataş’ta külçe olmuş deniz
Erimiş erimiş de birikmiş avucuna
Güvercin öpüyor dişimi
Dendan olmuş Fatih’ten Kavağa
Kar beyazına salvo
Tozuyoruz ağır ağır
Sokak lambasına asalım ceketleri
Encümler yeter göğsümü delmeye
Cumbada ekmek kırıntısı
Perdede kelebek
İki gazete doldur sepete
Bir cam şişe süt
Ekmek çıtır ve beyaz
Damalı kediler şoför ama asi
Ruhumun balgamını atıyoruz
Sis ardına çöküp fezaya
Ağır karbon sızıyor ciğerime
Su kesiyor sanki soludukça
Hangi kaldırım taşında
Ya da balkon mermerinde
Hayallerimi kurduğum memleket
Ellerimi sıkıyorum
Gül kopuyor gözlerinden
Benim oldukça yaklaşıyor
Aynadaki hüzün
Saçımdaki kar
Köprüde doğuruyor tüm insanlık
Güneşin kuşlarını.