4
Yorum
16
Beğeni
0,0
Puan
814
Okunma

sen, rengini unuttuğun gün..
ve bil ki
kelimeler/in
soyundukça hecelere
bir b/aşka kokuyor
mevsimleri çiçeklerin..
ıslağındayım.
durgun olmayan ırmaklarında
yüzünü arıyorum/yüzüm gibi
arsız sorgular bulaşıyor
avuçlarına
başka hiç bir dilde
dillenmeyen ve
başka hiçbir kimsenin bilmediği
kulaklarımı neden
çınlatmıyorsun?
neyin dışındayım/
içinde kimin?
peki/
yüreğin ne kadar maviydi
şehrine yağarken yağmur
değişti bil/iyorsun
iyot kokusu
ve mısralarındaki
salt zarafet ki
buzullarını bu yüzden eritmişti
dilinin ucundaki tedirgin ses…
kanımda taşıdığım mavi/
yüreğimdeki okyanusları
doğurmaya yetmediğinde
tanıdım seni,
ne kadar sırılsıklam olursak
o kadar ses/
ne kadar üşürsek
o kadar sevdalı olurduk/
tali yol çıkmazlarında..
elbisenden önce
ruhunu soymak istiyordum
duvarlarının yıkıldığı bir zamanda,
yerinden sökülmüş seslerimizi
ve dileğimizi Tufandan kurtulmuş
bir çiçeğin yapraklarını düşmüş
bütün renklerine serip
dokunmak istiyordum
hiç öpmediğin parmak uçlarımla
en acımayan yerlerine….
ve bilki sevgili;
pür dikkat bakışlarınla,
gözlerine çarpıyor kelimeler/im ki
yüreğini he-ce-li-yo-rum
üç harf..
şişesini arayan bir deniz
ve ıslanmış kağıt..
sırılsıklam her yerinle
üşüyor biliyorum çocuk yüreğinle.
senin gamzelerin taşımaz mı gülüşlerini?
peki/
kime gidersin alevin sönünce...
bir şiire sinmiş koku buldum,
mavi ve siyah
zakkum tadında biraz ki
neyin öcünü alabilir insan,
sevişmelerinin ertesi,
silemiyorsa unutkanlığının terlerini..
tene değer ten
ve böyle başlar her sevişme ki
ben kirpiklerinden düşüp
göz bebeklerine dokundum,
teninde eserken
dört mevsimin kokusu..
inan bu yüzden
alt dudağımdan
bir b-aşka d-üşüyor sureler..
kimse kendisine o kadar
inanmıyor biliyorsun..
yokluğunda g-özlerim
daha yorgun sadece..
daha az varım gibi..
anlamıyorsun değil mi?
eksiliyor kültabağımda izmaritlerin sayısı ve bardaklar ki batıyor alt dudağıma çatalın ucu..
sen hep aynı şarkının nakaratlarına yakışıyorsun..doğru soruyu sormakla başlar ilk kendinden gitmek..bu yüzden mi bana b-akmayı bıraktın..bi haberken senden balıkçı kasabaları...tamam/sus aralığında gel konuşalım hayattan ve sonra ne olmadığından hayatın..çağrılmayan yere gitmeden önce................
"kimbilir belkide kenetlenmek/kilitlenmek...
ağaca b-akarken yeşilden ziyade fotosentezi hissetmek derinden/teninden."
sonramsın/
zifir karanlğımın içinde..
sen ki ezberlerini bozarken
yüreğimin,
bir kelimeyi kıvırıp
dil ucu sadakatimde
ısırıyordum alt dudağımın içini..
sonramsın/
ve en sonumdasın,
bütün yollarımın sana çıktığı ki
soluğum kesilirken nefessiz
bitmemiş sözüm gibi
dökülüyordun parmak uçlarımdan
ve sen sızarken çatlaklarımdan
ışığın düşüyordu gölgelerime..
parlayan bir ay ışığı gördüm teninde..
beni yakan ateşinin altından sıyırırken nabzımdaki hasreti/hararETİ..
ben bütün meyveleri
yere dökülmeye hazır
bir mevsim gibi
delicesine dönüyorken yerimde,
bir solo tırmanışı dudakların ki
yüreğinin ritim tutan yamaçlarından
kış olsa çığ düşerdi içime..
(...)