3
Yorum
15
Beğeni
0,0
Puan
802
Okunma
Bir kapı aralığından tedirgin bakışlarını izliyorum..henüz kırmadığın aynalardan..gitmiyor ve gelmiyorsun/eksik adımların/eksik topuklarıyla..altdudağını alıp dişlerinin arasına, savurup saçlarını n’densiz rüzgarı bekleme..sabırsız kanatları böyle yorulur kuşların ki vur kafanı yastıklarına..ben,bir uyku bulamadım hiç tarifsiz ki tabirlerin derinliğine düşüyordu her rüya/anlam..eksik tanım ve hal..sıra sonu öğrencilerinin resmi törenlerde konuşmaları gibi tutamadım ne yüreğimde nede aklımda çünkü/işte sırf bu yüzden buradan izliyorum seni..
sen kimsin?
diye düşünmeden........
(...)
hiç öpmediğim
avuç içlerinden
tanırım
sırtında ışıkları yanan
o şehri ki
yüreğinin derinlerine
kök salan kıvılcım
damarlarına yürüyen
bir damla şimdi..
hani şimdi sırılsıklam/
ıslanıyorsun.
ne kadar yazmaya
çalışsanda
bir boşluk ki derin
bir boşluk ki ellerin/
her daim bilinmeyenin
peşindedir
sorguları yüreğimin..
ve ben,
ten/in kadar yumuşak,
mavi sarmaşık aralığı
kurdela bağlıyorum
saçlarının kırıklarına.
tam gittim dediğinde,
sus/
bir nota daha çalmak
istiyorum
omuzlarında
yani İstiyorum
kızamık gibi
bulaşmak sana/
bulaşsam sana...
iliklemeden önümü.
sobelenmeden çocuklar..
yüreğime düşüyor
g-özlerin/
gözlerin ki
nefesimi kesecek sandığım bir rüzgar...
bu karların hiç erimediği
dorukların rüzgarları.
kirpik uçlarından cemreler düşüyor
o bilindik en eski yaraya
İmla hatalarımdan seken
taşların sesleri bulaşıyor
önce kulağına
şiirine sonra
şehirlerine hiç gitmediğim...
inanmazsın/
tersinden okuyorum
artık seni
eksik/yarım ve azalmış yokluğumda.
daha pek çok sıfat yazabilirdim lakin
zamirlerim küskün sana
maharetli parmak
uçlarından düşen
kelimelerinin verdiği şekil
dilimin ucunda şimdi
emiyorum dudAKlarımı kapayarak..
(...)