0
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
340
Okunma
SIĞINMACI (19) / (20) ve 10 KASIM MEKTUPLARI (34) şiirlerimde kesinlikle red ettiğim “Resmi Bayramları Kutlamama” tezim; “Gerçek Kurtuluş, Bağımsızlık, Cumhuriyet ve Demokrasi”gelene kadar sürecektir. Bu tavrımın kişiliğimle alakalı olmadığını göstermek vede beni yanlış anlamanızı önlemek için aşşağıdaki şiiri sizlere sunmak zorunda kaldım.
Başkaldırı mı? Hayır!
Bu; Düşüncemi vurgulayan,
içinde geçek “Ben” olan
şiire özgü bir anlatıdır.
Aldatı mı?
Öyle bir kelime yok benliğimde.
Ne çıkarımı kollarım satarak dostlarımı,
ne yalan söylerim kendime
aldanırım nede;
“Savaş görmedim,()
yaşadım yalnızca sinemada, televizyonda.
Ne balık tuttum, ne kuş vurdum, nede insan.
Namluya kurşun sürdüm,
attım ama;
" DAN, DAN, DAN!"
Jandarma Eri olarak Yozgat’ta 69 yılında.
Hapse girmedim,
-böyleymiş kader-
yattım ama kitaplarda gencecik insanlarla
şiir ve romanlarla beraber
Ölümü çok yaşadım, dostları uğurlarken,
bir kere de karşılaştım,
kayıkçı küreğinin ucunda.
İt’i tam yakaladım-yakalayacaktım,
bağırdı sahilden birden
gözleri kanlı, eli silahlı biri;
"Batırırım balıkçı seni, alma enbİ’yi kayığına!"
Çekti küreği Karadeniz‘in dost elleri,
giderek uzaklaştı uy, soru dolu Gözleri.
"Olurmu,
tuzlu suda şişmiş sıçan gibi böyle Boğaz’da boğulunurmu,
bu güzel Dünya’ya hiç Doyum olur mu?"
diye sordu bana;
‚Suda şişmiş postal ayakkabılar,
içi kalın yün astarlı ’Beton gibi ağır’ çağla yeşili Parka.
Utanarak onlardan yüzerek çıktım karaya,
denizde güldü halime balıklar.
İyi futbol oynadım, çalım attım hep sahada;
Yenilgi ve Zafer’in ne olduğunu oynayan bilir,
kazanan-kaybeden Toto‘da
yada televizyon vetürübünde öven-söven değil!
Evet;
Ne savaşı yaşadım, ne insan öldürdüm, nede Ezrail’e yenildim,
öldüm ama bilerek
1914-17 Birinci Dünya Savaşın’da;
Çamurlu Hardal Gazı’nı solurken ciiğerlerim,
eriyordu gözlerim.
Mükafat olarak sömürüldüm,
aferinle parçalayıp-paylaştı beni Dünya!
Milyonlarca daha ölümü gördüm
İkinci Dünya Savaşı‘nda;
"Hitler Gazı" ile duşlandım Musevi İmha Kampları‘nda,
Sibirya‘ya tutsak sürüldüm, yarım-Asır-Boyu süründüm.
Bir kere daha beni öldürdüler,
yurdumdan kovdular,
koydular Filistin Toplama Kampları’na,
Yüksek-Beton-Duvarları sınır olarak ördüler,
yıkıldıktan sonra Berlin’dekiler.“
…
Ne Atam’ı yaşadım, canlı,()
ne Gandi’yi-nede Che Guevera’yı.
Dalai Lama’yı bile
paylaştım karımın mutlu gözbebekleride,
o görmüş G ü n e ş i n - G ü l ü m s e m e s i n i .
Nazım ile birlikte yatmışız yan-yan Bursa’da,
birbirimizden habersiz ayrı-başka yıllarda,
yani
aynı havayı solumuşuz hani;
O mahpusda, ben lisede yatılı.
- K u ş b a k ı ş ı -
Yılmaz Güney‘in dost ve sıcak eliyle
Boğaziçi Ünüversites‘inde kucaklaştım kardeşim sayesinde.
Konuştuk mutlu, sustuk,
bir filmi gösteriliyordu beyaz perdede.
yan-yana oturduk beraber;
Sağım-solum o, hanımı ve annem,
önüm-arkam genç beyinler,
H e r - y ö n ü m - G ü n e y "
hey!"
Öz Eleştiri?
Tabiki
“Evet!”,
doğru olduğunu bilerek!
Asla affetmedim kendimi,
hatalı olsamda;
“Ben buyum!” demeden,
insafsız suçlamalarla
hiçkimseye boyun eğmeden
hırpalarım benliğimi.
() ÖZGEÇMİŞ (2) şiirinden kısa bir alıntı
() GÜNEY (2) Şiiri