“Kurban Bayramı”, öyle mi?
Hayvanların kurban edildiği bir bayram mı bu?
Yani, iyilik olsun diye.
Et yiyemeyenler bugünlerde et yesin diye.
Kesilen hayvanlar kesenleri sırat köprüsünden geçirsin diye.
Bize böyle söylenmişti.
Peki, ya kurban edilenler insansa?
Kurban edilen insan da var mı?
Var ya, kurban ettiniz işte.
Gezi olaylarında suç icat edip hapsettikleriniz.
Ulusalcı generallerin haksız yere hapiste oluşları.
Onlar sizin adaletsizliğinizin kurbanı ya.
Hapiste ölüyorlar.
Sizin kurbanlarınız.
Kutladığınız bayramın içinde onlar da yok mu?
İşlerinden atıp aç bıraktığınız insanlar.
Onlar ne yiyecek diye merak ediyor musunuz?
Siz bayram yaparken onlar da aklınıza geliyor mu?
Ya hapislere attığınız insanlar.
Suç uydurup zincirlerin arkasında yatırdığınız.
Sizin kurbanlarınız onlar.
Elleriniz kanlı sizin.
Bu kanların hesabını vermeyeceğinizi sanmayın.
Hepsinin hesabını vereceksiniz.
Maskeli suratlarınızın üstündeki sahte bakışlarınızı.
Biz unutmayacağız.
Size de unutturmayacağız.
Bu bayram gününde.
Sakınunutmayın!
…
(Sayın Erdal Atabek’in 26.06. Pazartesi günü Cumhuriyet Gazetesi’nde yayınladığı İKTİARIN KURBANLARI adlı köşe yazısnın başından aynen alıntıdır. Yazının tamamını okumanızı öneririm.)