3
Yorum
17
Beğeni
0,0
Puan
841
Okunma

Söylemiştim
bir kadını serçe parmağından sevmeye başladığımı
Acelen neydi de gittin?
Nasıl mıyım?
Matem evinde işaret olsun diye
kapı önüne koyulmuş
ayakkabılar gibi
İyi ki inancım vardı diyorum
yoksa boğazıma dolayıp bu şehrin caddelerini
boğardım kendimi
Biliyor musun
ne zaman hatırlamaya çalışsam
bir tarafı eksilmiş oluyor yüzünün
Bu yüzden
-bana mısın demeyip
yürümeye devam etse de akrep-
duvardaki saatin kuşunu öldürdüm
Kendime kızıyorum bazen
Anlamalıydım
boynunun kenarı
dudaklarımı yırttığında
yabancın olacağımı
Anlamalıydım
Aşkı zaten bir mermiyi tarif eder gibi
tarif ediyordun
Harfler kördü hep kelimeler soğuk
benim adresim de değildi kokun
Nasıl mıyım?
Yetecek kadar öpücük
biriktirmemişken dudaklarımda
Hazır değilken
çöl gülü kokan hırkanın huzuruna
Beceremiyorken bu kediyi
senin gibi sevmeyi
Başlıksız bırakıyorken hala
karalama kağıtlarında şiirleri
Biliyorken baharın
yaralarıma iyi gelmeyeceğini…
İyi değilim tabi
Bir salıncağa yurt olmak isterken
payına cesede tabut olmak düşen
meşe ağacı gibi
Sorup duruyorum
Rabbim bu başıma gelenler
koparıp ona verdiğim çiçeklerin ahı yüzünden mi
yoksa
senin önünde eğilmek varken
onun serçe parmağından öptüğümden mi?
-görüyorsun ya
seni suçlamamak için
her yolu deniyorum hala-
Gitmesen olmaz mıydı diye düşünüyorum bazen
Kimse bilmez şimdi
kağıttan gemiler yapıp
yağmurun kollarına bırakmayı sevdiğini
Örgülü saçlarının ardındaki anne özlemini
ve gözlerinden öpüldüğünde tek
hüznünün geçtiğini
Nasıl mıyım?
Az önce belki de yazılmış
en kötü şiir kitabını bitirdim
Bir an bile seni unutturamayan
bu melun kitaba bir de
yetmiş sekiz lire para vermişim
-görüyorsun ya
bu şehir dilimi bozdu benim
sen gittikten sonra-
Not: Yatak odasındaki pencere kenarında
deniz kabuklarını unutmuşsun
Yazıktır ne olur gel al hepsini
-ve kediyi de- bana bırakma
Ben senin konuştuğun gibi
konuşamıyorum ki onlarla
Özgür SARAÇ / Râzı
230623Denizli