4
Yorum
14
Beğeni
5,0
Puan
696
Okunma

( Yere düşen ekmek kırıntılarını tepelenmesin diye alıp yükseğe koyan bir nesil idik bir zamanlar. Oysa bizden yetişen çocuklar şimdi, sokakta saç baş kavgaya tutuşan, doyumsuz, tüketim canavarı, anasını babasını çocuk gibi azarlayan, ekmeğe nimete saygısı olmayan bir nesil haline geldi.)
BİZ BÖYLE DEĞİLDİK ESKİDEN
Nimete saygısı yok, maneviyattan yoksun
Alın teri bilmeyen bir kuşak yetişiyor
Fiyakası yerinde vicdan duygusu noksan
Başı boş yılkı gibi kişneyip tepişiyor
Acımasız bir yürek taşıyor sinesinde
Anne baba el pençe durur evlada naçar
Huzur kalmadı yazık kimsenin hanesinde
Öyle zamandayız ki; ana kızından kaçar
Tüketmeye kodlanmış üretmeyi bilemez
Lüks içinde yaşamak onların tek gayesi
Komşu ülkeyi sorsan haritada bulamaz
İşlevsiz diplomadır kazandığı payesi
Sıla-i rahim bilmez, tanımazlar hısımı
Emmi dayı da kimmiş onlara karışamaz
Annesiyle babası gençlerin tek hasımı
Ukalalıkta kimse onlarla yarışamaz
Bir buğday tanesiyle başlar simit öyküsü
Bilmez misiniz nimet kutsaldır dinimizde
Kim bilir kaç ırgatın içindedir türküsü
Bir alın teri hakkı bilmem kaç binimizde
Bu küfür, isyan niye , öfkeli halleriniz
Kanaatsiz, doyumsuz, uzaksınız şükürden
Şeker dağıtacakken zem saçar dilleriniz
On okul bitirseniz nâkıssınız fikirden
Kendinizi bulunmaz Hint kumaşı sanıp da
Bu en verimli çağda gaflet ile yatmayın
Gençlik rüzgar gibidir boş hayâle kanıp da
Âtinizi bugünden ateşlere atmayın
Hayat bir değirmendir, tecrübeden taşları
En toy buğdayı bile eze eze öğütür
Gün gelir bu neslin de giryan olur yaşları
Acep hangi kıssadan nasıl hisse dağıtır?
Nurgül KAYNAR YÜCE/ K. MARAŞ
Zem: kınama, kötüleme, yerme , kötü söz, zehir zemberek misali
Nakıs: noksan, eksik, tam olmayan
5.0
100% (10)