1
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
767
Okunma
büyük günahlara yazılan
büyük suyun omuzladığı kızıllık
kaç bin yıllık sabrı
o dikili taşların
uzan sen alfabelere
yorulmuştur ayakların
derin girdabın başına duran
dönen uğultu başın
düşünüp hazırlandı ağaç her halka yaşına
eller haykırdı tutunmaya
ışıksız yere doyan beyaz çığlık
biraz sevmek istedi
göz eğenler bir bulutun ağzını
toprağını kusmak zor peltek dillerde
sarhoş değilken göğüslerin fısıltısı
kanatlanan ateşler görüldü
külünü meze eden iç içe halkalar
bir uzağa dokununca selllere doğacağına inanan
adımına kaybolan damlalar
kurak olur tabanları çatlayan
göllerin tozlu ciltleri
gülümseme sen göç veren çimenlere
ıslanmaz şimdi kirpiklerin
göğün kuyusunu arayan
avuçların paylara varamadı gördün
kanakana bağdaş sofranın başına
bir his pamuk ipinde yelken
kervan diyorlar uzayıp giden
sen kalkma dur
yürüsün seni terk eden
düne kaldı dediklerin
5.0
100% (4)