0
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
498
Okunma

Osmaniye Cezaevi - 2021
DİPNOT:
1)Hindu : Bir Hindistanlı.
2)Teşmille :Kapsamakla.
3)Yantra - Mandala : Hindistan’da imgeler ile evreni tasvir etme sanatı.
4)Danaos’un Kızları : Yunan mitolojisinde delikli bir fıçıyı sonsuza dek suyla doldurmakla cezalandırılan kızlar.
5)Eflatun : Platon
6)İdea : Felsefede idea, duyu organlarıyla algılanması mümkün olmayan, gözlem ve deney yoluyla değil, sezgi ve keşif yoluyla idrak edilebilen şeylerin toplamıdır. Platon’a göre, dünyadaki her şey idealar aleminin bir yansımasından ibarettir.
7)Mutlak İyi :Platon’a göre, sadece idealar gerçektir. Tanrı, ’mutlak idea’ veya ’mutlak iyi’ olarak en üstün ideadır.
8)Kanto : Doğaçlama tiyatrolarda söylenen şarkıya kanto deniyor. Kelime kökeni İtalyanca canto/kantat kelimesine dayanıyor. Kantat, bir çalgı eşliğinde söylenen ve beraberinde dans edilen sözlü beste anlamına geliyor.
9)Provans Dili : (Fransızca: Provençau), Güney Fransa, İtalya ve İspanya’da konuşulan bir Latin dilidir. Yaklaşık 400.000 kişi bu dili konuşur. Dört alt lehçesi vardır: Gavot, Maritime (Provençal), Nissart dili ve Rhodanien. & Dinsel inançların şiirsel olarak söylenilmesi.
10)Puhu : Avrupa, Afrika ve Asya’da yaşayan birkaç cinsi bulunan, uzunluğu 65–70 cm. olan, koyu kahverengi tüylü, yırtıcı gece kuşlarının en irisi sayılan bir baykuş.
11)Acem : Yabancı
12)Kadim : Eski
Yüzünün şekilsiz haykırışlarında bir hind
Küfrederken teşmille insan olmuşluğuna
Avucuma koyuyor evreni
Yantra - Mandala çizimi imgelerle
Az ileride bir başka evrende
Delikli bir fıçının etrafında
Yağmur duasında Danaos’un kızları
Ve yanımda Eflatun
İdea arıyoruz gölgeler dünyasında
O mutlak iyiye koşuyor
Ben sana
Mutlak Sevgiye, Şehadete
Benim bu kavimsiz, alfabesiz sevdam
Ne Kanto’dur
Şarkıların ahengine tutunan
Ne de bir lirik şiir
Provans dilinde anlatılan
Hakikattir fevkattabii
Hakikat ki
Mutlak zamanı da kavrayan
Kanatlı ışıklar sürünüyor
Denizin yeşil - gri aynasından
Dizlerime vuruyor dalgaların ağıtları
Ölçütsüz bir uzaklık seziyorum
Ruhum ve bedenim arasında
Dalgaların çatlaklarına sızmış ağıtlar
Canımı süzmek ister topuklarımdan
Bir yola sapıyorum yönsüz
Sağır bir horoz öter ardımdan
Derenin kızıl - mavi suyu üstünde
Kuşlar esner uykudan yapraklar içinde
Gece ağlar şafakla kundaklanırken
Konar bir puhu hıçkırarak
Nar çiçeklerinin arasına
Türkü söyler acem bir yolcu
Anadolu’nun yaralı sesiyle
Bu toprağın kadim çığlığıdır
Zeytin tohumlarını yaran
Asılı durur musluğun ağzında duman
Parmak uçlarımda hissiz bir nefes
Görünmeyene bakıyorum
Kimselere görünmeden sensizlik içinde
Yosun tutmuş kirpiklerimin ardında
Gülüşüne susamış gözlerim
Ruhumda zamanın çengeli
Yürüyemiyorum
Ayaklarım kayıyor semadan
Sayfalarına tutunuyorum bulutların
Bir cigaradan tüter gibi sonra
Tütüyor sesim kalemimden
Ah Bir de şu, omuzlarıma tüneyen kuşlar
"Be - her - dem hûş - i derdim sırrını bi hûş söylerler"
Davut DAŞKIRAN
5.0
100% (5)