9
Yorum
29
Beğeni
4,7
Puan
754
Okunma

Peygamberimiz H.Muhammad Mustafa (s.a.v)in hatırasına ithafen yazılan
Hayat hikayesinin 54.bölümü
eğiliştir gölge yeryüzüne
ışığın haberidir karanlıkla perdelenmişlere
Allah’ın elçisi (sav)’nin yeryüzüne iz bıraktığı demdir
miracın nazlı misafirinin faniler arasında terleyişidir
gölge düşer yere sadece gölge
aşağıdakiler için lütuftur gölge
böylece gök kubbe altında
sürünenlerin ümidi olur gölge
yürüyenlere rüyalar sunar
yokuş çıkanlara zirveyi gösterir
düşmüşlerin yüreğinden tutan el olur
tercihtir yolculuk
doğumla değil yürüyüşledir
terklerin hepsine değen
değerli bir yöneliştir
omuzlarımıza kutlu bir yüktür
kalbimize emanet bir tavır alıştır
geçmişten miras bir hatıra değil
şimdiyi ve geleceği inşa eden bir teşebbüstür
dünya çölünde muhammedi cehdin adıdır
gönlünün aktığı her şeyden
yüz çevirip muhabbetinin kıblesini ayarlamaya koşmaktır
vaktin rahmine bir can pıhtısıyla düşmeye razı olmaktır
o yerde tasvir edilmenin
halden hale çevrilmenin sancısına tutulmaktır hicret
tevhidi suret diye giyinmektir
kutlu sözü ten eylemektir
içindeki cevherin neşvüneması hatırına
kabuğundan sıyrılmaktır
benlik kabuğunu sevr’in karanlığında parçalayıp
tevekkülün toprağına katışmaktır
tüm ciheti birden
sağını, solunu, önünü, arkasını, aşağısını, yukarısını
Allah bizimle beraber sırrına emanet etmektir
la tahzen sırrına
aşkla dudak değdirmektir
dudağı çatlamış susuzlar gibi
dünyanın okyanusunda bir inci yalnızlığına çekilmektir
ışıktan ve şaşaadan yüz çevirmek
ışığı bir gelin gibi gönülleyecek
sadık yüzü kuşanmaktır
sığlıklardan ve kıyılardan kaybolmak
sonunda yüzlere ve tenlere pırıltı bahşedecek
kararlılığa ulaşmaktır
az olmaktan korkmamaktır
kalite adına dökülmüş bir damlacık terin bile
dünya toprağından sonsuz hasatlar çıkaracağına
adı gibi iman etmektir
az almaktan yüksünmemektir
dünyanın ayinesine sonsuzluğun lezzetini
ebediyetin sevincini düşüren
infak tebessümünü giyinmektir
şahsiliği sırtından atıp
kerem ehli olmaya doğru eğilmektir
bencilliği yakasından düşürüp
dünyaya uzatılmış cennet dalına,
cömertliğe ve ihsana,
vermeye ve feragate tutunmaktır
secdeyle hicrettir
zamanın üzerine çıkartır mümini
oruçla hicrettir
eşyanın bağlarından kurtarır kalpleri
vermeyle hicrettir
bencilliğin parmaklıklarından çekip alır asil ruhları
hacla hicrettir
bedenden ruha taşır mümini, çokluktan Bir’e çağırır.
abdestle hicrettir
dünyanın boz bulanık selinden kenara çeker mümini
müminin göğüdür hicret
nereye gitse göğü bulur karşısında
güneşleri hicretten doğar
yağmurlar hicretten iner
sabahı hicretin ufkunda bulur
akşamı hicretin göğsünde ağırlar
mevsimlerini hicretin kalbinden alır
gecesini hicrette bulur
gündüzünü hicretin gözlerinde görür
hüznünü, kaygısını, sevincini, telaşını
hicretin yüzünden bekler
huzurunun dal uçları hicretin göğüne uzanır
hüznünün sarı solgun yapraklarını
hicretin rüzgarına bırakır
nereye gitse hicrettedir mümin
nereye dönse hicrete döner
her nefes hicrettir hayattan ölüme,
ölümden hayata
var-yok arası salındığını gösterir insana
elçi hicret ettikten sonra
medine olgunluğuna ermiştir yesrib
elçi’nin hicreti, yesrib’i medine’ye hicret ettirmiştir
hazır bir medine’ye gitmiş değildir elçi
yesrib’i medine eylemek için alın terini
akıl terini ortaya koymuştur
toprağı vatana dönüştürmüştür
gurbeti sıla kılmıştır
uzaklığın tarlasından yakınlık hasadı devşirmiştir
sorumluluktur hicret
vardığı her yesrib’i
medine kılma sorumluluğudur
yeni gelen sabah yesrib’tir
telaşlarını kucağımıza döken öğle vakti yesrib’tir
hüzünlü ikindiler, kızıl akşamlar, koyu geceler
kapılar, odalar, evler, sokaklar, meydanlar
her yeni başlayan ay
her yeni tanıştığımız yabancı yesrib’tir
hareket halindeyiz her an
anlamlı kılmak için gidiyoruz gittiğimiz yere
çünkü biz anlam yüklendik mekkeli vahiyle
vahyi taşıyan her akıl vardığı yere
döndüğü yöne anlam borçlanır
varlığını anlamlı bilmeyen
varlığında anlam bulmayan
nereye giderse gitsin, sadece gezgindir
işte buna razı değil Yaratan
yolu anlamlı kılmak için yolcu diye yola koydu bizi
aynalara anlam düşürmek için
güzelliğin karşısına koydu bizi
boş yere var olduğunu sanmak
var Eden’e iftiradır
Yaradan’ın var etme tercihini abes görmektir
müsaade yok hicretsizliğe…
yer yok, anlamsız varmalara da var olmalara da
yoksa zulmetmiş oluruz kendimize
haksızlık etmiş oluruz bize bağlanan Rahmani ümide
ey taze nefes sahibi insan
hala eskimiş külleri mi savurmaktasın baba ocağından
közlere üfle ateşlendir
közleri gözle alazlandır
baba ocağı sunasın sonrakilere
yoldayız her daim.
yola çıkarıldık
yürüyoruz
miraca layık arşın gölgesi düşüyor adımlarımızın önüne
içimizden birinin teri dökülüyor yorgun ayakuçlarımıza
yeniden başlıyoruz her an
yine yeniden düşüyoruz yola
baş koyduğumuz her başlangıç
medine sırrını borç istiyor bizden
sorumluluk işte hicret
vardığı yeri medine kılma sorumluluğu
vardığı her yere muhammedi oluşu taşırma sorumluluğu
zamanı Allah’ın muradınca akıtma sorumluğu
böyle böyle, baş koyduğumuz her başlangıç
hicreti çağırıyor bize
hicrete çağırıyor bizi
yeni yıllara,
yeni yollara
yeni yolculuklara
yeni hayırlı günlere
yeni hoş geldin diyeceklere
redfer
5.0
93% (14)
1.0
7% (1)