Sana gelirken kumbaramdan bozuk zamanlar çalardım, annemden çaldığımı zannederdim.
Eksilen benmişim…
çocuk karabatağın kaybolmuş diline basarak işaretliyor karanlığı
anne rengi kaybedeli hayli ayrılık var
çocuk tabağına aldığı güneşi gösteriyor yıldıza
anne yanan bir gemide kurtarılması imkansız duman
güneş ayakları dibine düşen kırıntıları iliştiriyor eteğine…
(İsyandır)
/kırılgan sesler senfonisi/
anne severlermi bizi
yüzümüzden silinirse sefaletin cüzzamı
ağlama
anne boş ver
git buradan rüzgar
rahat bırak gözümün yelkenini
esme
yan
yenil
bizim gibi
kırık mühürdür söğüt ağacı gölgense basılan
sayfasından
güneş sızıyor vesikamın
babam bilinmezler ülkesi prensi
açlıktan atını yiyen kahraman
(büyüyorsun
dünyayı gözeten ilahi
yalan şiir, kanımı emdiğini bil…)
(Cezadır)
cezası kehribar kırbaç parmaklar
siz değil miydiniz eylülün tütün gözünü yakan
ıssızlık kadar varmış
gök kurusu külden iade
zamanda ölmek
azı dişim /kazı dişim olur
git/me sağanağında
sığınağına çekilen pranga
dumanı demkeş umursamazlık
dudak seven sin
duadır denizi
çöl
kıyısız kentlere bu yüzden öykünür
sokağımın bir adı
seksek mayın tarlası
illet
yaka birleştiricisi
bizde deniz üstüne resmettik ahvalimizi
yakamoz çok kıyılı bir kelimedir
oysa biz
mavi sürgünler kıymıklıyız
(Merhemdir)
- o
çocuk ki düş cambazıdır-
su onun mızıkası ile yürüdü
gürledi alevden tınısı
balıklara sardığım ıslak öz
bir okyanus illetidir vahası
dahası
aşk ölümcüldür yaklaşma nefesin alev alır
(Öğüttür)
hepsi bir örnek giyinseler de
hiçbir ağaç şiir için ölmekten gocunmayacak
-bitme boş söz-
sızlamasın boş duvar
ölü z
annetmesin göğsünü
hadi bir şeyler çivile…
K.Y.