0
Yorum
14
Beğeni
0,0
Puan
2548
Okunma
Bir gün yağmur yağarken, şair pencereden dışarıya bakar. Yağan yağmurla birlikte doğa ıslanırken, kendi iç dünyasında da bir duygu sağanağı başlar. Bu yağmur, geçmişte yaşanmış ya da hâlen devam eden bir aşkın izlerini taşır. Şairin iç sesi, doğayla bütünleşmiş duygularını şiire döker: kelimeler müziğe, bakışlar ilhama dönüşür.
Sevgilinin gözlerinden başlayarak yazılan satırlar, onun gülüşüyle, sesinin naifliğiyle, kalbine dokunuşuyla devam eder. Aşk sadece bir duygu değil, aynı zamanda bir dayanışma, bir ruhsal sığınaktır. Sevilenin teni, sesi, elleri; her biri hayatın anlamına dönüşür.
Son dizelerde, gurur bile aşka teslim olur; sevgiyle tüm zorluklar aşılır. Hayaller dağlara sığınır, korkular yok olur. Artık iki kişi değil, bir bütün olunmuştur. Ve bu aşk, yaşamın neşesi, ruhun eşliği, canın içidir.
Yağmur yağarken ıslanan doğaya bak,
çıkan gökkuşağına, renklerin armonisine,
toprağın kokusuna...
Sicim sicim ıslanan
yüreğimin sesidir.
Kelimelerin piyanosunu çalıyor şiirlerim,
aşkın melodilerine dokunuyorum.
Duygum, gözyaşım, huzurum ilhamı oluyor.
Gözlerinden başlıyorum yazmaya satırlara,
gülüşler sarıyor kalemimi;
neşeli bakışlar, gül kokulu gülüşlerin,
naif sesin sesime dokunuyor.
Yaprağı düşmeden topladım yüreğin rüzgârını.
Tahammül ediyor güneşim,
yıldızlar konuşuyor bizden,
ay bakıyor yüzümüze,
birlikte güzel günlere...
Dudaklarıma sus işareti koyamam, dudakların ıslanır.
Ellerinin çiçeğini koparamam, ellerim kokusuz kalır.
Dilim harap olmaz; dile gelir sesimden,
sevginin gücünü hissederim.
Bilincini yitirmez, aşklarda nefeslenirim.
Gururumu yıkar da koşarım kucağına,
çocuksu bakışlarda,
temiz niyetlerin pususunda...
Duyarım tenini, tenime sarılışını.
Âşıkların kapısında yanarız,
bitap düşer, tutuşuruz deminde,
tüm benliğinde.
Koca dağların evine sığınır hayallerimiz.
Korkularımız biter, yakılan aşk ateşinde uyuruz.
Savruluruz inadına,
âşıklar diyarında.
Ömrümün neşesi,
ruh eşim,
canımın içisin.
Taha Bilal Mustafa Kekeç