3
Yorum
20
Beğeni
5,0
Puan
1307
Okunma

gidiyorum, kısalan bir şey olmalı
pantolon paçaları gibi ahlaksızca
ürpermeli insan durduğu yerde
gece büyürken heves etmeli güne
korkmak elbette tereddüt içerir
uygarlık bir düzine k’abristan
kadın, soğuk bir odada uzanan
yeni izleriyle ince yaralarından
sızlıyor pencere eşiğinde bir çift göz
kediler gece gezmesine çıkalı
yemek verdiği andan beri siyah perdesi
belki de öyle olmasını dilemişti
her şey beyazın masumiyetiyle ilgili
bir sıcak gün, bayırda otururken
pek çok şeyden bahsetmişti bana
kardeşini de eksik etmeden ayrıca
terliydim, her şeyimle belli bir ıslaklık
kurumaya utanır olmuştum
penceresi hiçbir yere bakmayan evden
gökyüzüne açılan evlere davetiye
çok sancılı bir süreci getirirken
taşların arasında bir tarih buldum
seneler hiçbir şeyi ortak koşmadan
eskitip yüzlerde beliren ılık gülüşü
limon ağacına dokundum ellerimle
birkaç meyve tohumu çürümüştü
adaleti, hakimlerin kibri kirletip
reva pahasına kapı dışarı çıkarmıştı
güzeli herkes sevdiğine hak görse de
yılları siyah bir deri pantolon gibi yırtan
hatasızlığa kendine inandıranlara inat
pişman olmadan selam gönderiyordu
öykü kitaplarında bulmuştum, doğruydu
kadın romansız hayatını gizlerken
pamuk tarlasına kaçmış bir yazma
bir de plastik top idi eski çocukluğu
küçük aynalarda gördü yüzünü kadın
yaşamın taşları altındaki ıslaklık benimdi
ince yaralar açan durgun anlardı
göğüs germeyi öğreniyordum
yaşım otuz, yüzüm gözüm onsuzdu
yıldızlar kadar uzak, biraz da antika
hikayeler uydurdum kaba ellerimle
sonra nerden çıktı bilmiyorum ama
yeni bir hikaye için müsaadesiz düştüm
ne kendisine ne de kendinde olana
çağının gerisinde kalmış dünyanın
cam balkonlarına dayandı kollarım
üşüdüm, erkeklerde üşür yalan yok
sonra dokunulmamış fesleğen gibi
kurudum kendi küçük toprağımda
haklıydım, bir o kadar güzel yalnıza
kadın camdı, kırıldığı yerden tuttum
çıkardı gömleğini teninden ellerimde kanı
şiir gibi kadındı, kadın şiir
oturup gece bir diz boyu uzandık
o söyledi ben dinledim
ben söyledim o usandı
5.0
100% (6)