5
Yorum
14
Beğeni
5,0
Puan
1275
Okunma

sen çaldın o rengarenk misketlerimi
uyurken bir kavak gölgesinde
utandım da demeye,
insan utanır böyle durumlarda
al işte ağlıyorum da içime
bir nilüfer yüzüyor gözlerimde
yağmuru bekleyen kirli ellerimle
dokunmaya kıyamıyorum saçlarına
kokun geliyor rüzgarın sesiyle
tutuşup, bir köyü yakabiliriz
en melodik haliyle köy çağırır
mahalle abisini tekel iki biniyle
ağzında türlü bilgiler var biliyorum
huylanan bir karahindiba döker çiçeğini
gözlerin saklı bir cennet, iki kapı
hangisinden girsem sonbahar şiiri
hüzünlü ve içine işlerken insanın
yalnız bir papatyayı andırır sokakta
fakat kaybedilmiş sevinçlerimle
elinde bir poşet, yürürken bayırı
nereye koyduysan ver derim gülüşünü
bir ihanet adası, sarsılır yüzün; yüzüm
ağlamaktan bin beterdir sessiz dilin
usandırır sonunda, ağlak gözlerle
evine eli boş, yüreği buruk biri döner
sen avuçlayıp gizlersin renkleri
bir renge karışır tüm misketlerim
suskunluğuna erişir sevincim
beni misafir odasında unuttular
perdeler ağzına kadar kapalı
yalnız gözleri vardır bu kadının
her baktığında kuma yamalı
kumların kadını.
5.0
100% (7)