0
Yorum
25
Beğeni
0,0
Puan
1157
Okunma
yoluna koyuldum, anlatmanın
bir iç dengeyi değnek edip kendime
öteki örtüşmeler daha biraz beklesin beni
dünyanın dehâsı sanmak şu insanın kendini
gerçek mânâda delilik
parmak izlerimi toprağına ektikçe dinlenmek gölgesinde
bir yana fırlatılıp atılacak hurdalar gibi görseydim saatin
görünmeyen hissin parçalarından saniye çalıp
bir zaman çizelgesi yer eden belleğimde
iki yanda
iki seyirci
omuzlarımdaki kalemin ağırlığını göremez olurdum
perdelerin ötesini görebilenleri de aldatır bir nefsle
bir yıkım
bir yok oluş
yokta anlayıp varımı, biz olabilmek adına
yazgıyı üç kere alna koyup öptüm
yalnızlığın nimet olduğunu bilerek
tüm meraklarından sınanır insan
bir el soğuk suda
bir el sıcak suda
algım kör olana değin geçtiğim yine kendim
ekmek içi gibi ağzına hasredip balı
dudaklarımı oynatmadan doyurduğum açlığın
her sabah kuşların sesine saklanırdım
her akşam kuşların sesine
yanlışları yaparken en ciddi tavırlarımdı takındığım
gülüp, gençtim
yanıtlar yârdan intihara meyilli
aynı problemi ayrı yollardan çözemediğimde
yine ’sevmek bildim’ tek çözüm yolu
içinde oturduğumuz evden de dışarıydı dünya
tek bir yer kalmamışlığın eşiğine geldiğimiz
söylemenin kolları beni aşıyorsa
ısrar etmedim
zeminden zamana bıraktım,
dallanıp budaklanmayı bir ağaca
taşın tarihinden seslenişim
toz kalbim,
okusan, en eski kitap