4
Yorum
31
Beğeni
0,0
Puan
1267
Okunma
susturmaya çalıştığımız zihnimizden
kaçıyor
konuşma balonları
zamanın kaydını tutarak
zorunlu olan bütün düşüşleri durdurun
kendini görünür tutma telaşına düşen
odalarında mahpus her kimse
her yarının güncesini okur
çekmecelerini karıştırır dünlerin
ne, örtünün altındaki bam telleri
ne, çöpteki hayatın artıkları
en yakının, uzağa koyduğun ânların
evinin camından dışarıyı izleyen
bir kedi olasın gelir hâlbuki
hâlâ mümkün
kuşları görmek, göçmeden
çok erken kalkmadan sabaha
bir beklentinin içine düşmekten imtina
her kuşbakışı seviş
bir kalbin mahremiyetinden sızıntı
müşterek yaşadığımız bir ağrıda
yıkıntının önü olsun, dinlendiğimiz duâ
ize dönük visal
ama görklü
ama metruk ellerim
geçit verir mi
ufku örten bu manzarada
gökyüzünde yükselen ağaçların
bir bildiği var köklerinden gelen
toprağından içre
bir eşiğin iki uç bekçisi
sorgusunda köprüde
seçilemeyen bir gölgede
geçilemeyen bir geçitte
üzer miyiz
bu yolculuğun muğlâk yerini
sözün sürüklediği bir boşlukta.