3
Yorum
30
Beğeni
0,0
Puan
1689
Okunma
özümüzde barındırdığımız aşktan
bir okunuşla bir suya üflenmişim
tuhaf geliyorsam, içtiğim efsundan
bizi mutsuz kılan ne
etrafa saçılıp
dururdu dem be dem
sükut endişesinden
yahut seslerin curcunasından
yormayın çok
gözlerim beni
topuklarıma kadar toprağım
elmanın ısırıldığı gün
kolum kırılmış havva
suyun duruluğundan geliyorum
memedeki çocuğun içtiği ak sütten
henüz saatin icat edilmediği vakitten
kapıların kilit görmediği
duvarların örülmediği çağdan
kayalara iman edilen yazıtlardan
kuyulara düşülen bir rüyadan
çiçeklerin dile geldiği sarı
çayırlardan yükselen ıtırım
bozkır ortasında yeşermiş hayat ağacın
gölgesinde söylenen şarkısı ne
dökül dilimden
oracıkta yükselsin zuhûrât
yolumuzu bulmak kaldı hatırda