2
Yorum
22
Beğeni
0,0
Puan
1076
Okunma
üst katı boş bir ranzanın
demirleri arasından bakıyorum dünyâya
pas bir yanı olmalı bu bakışın
nasıl izah edilebilirim
bunca tetanos olmuş gülmeyi
ağzımın tepesinden düştüğüm kağıda
kül gibi
insan manzarasıyım
gözükür dağım, yüzüm coğrafya
çakmak taşlarını gizlerim yamacıma
bağrıma basar gökkuşağını yağmurum
yedi rengim,
bi eksiğim
tarihin sessizliğinden tüten
yoksam ve kimsem
haberin olmayacak
gözlere gizlenmiş çaresizliğin
çarka dokunmazlığından
bir dilgi daha çıkarmalı
taşın çekirdeğinden
tam bıçak zamanı
saatin bekâretini kutsayan
onca el yapımı yaşanmışlığı
serivermek masanın üzerine
çekilebilir poz değil
bir yerinden bu otomatiğe bozuluyorum
parmağım ucunda basılı duran o netlik
nazarı kopmuştur, boynundaki kolyenin
Süryani inanıştır; kaybolan, boyuna takılmaz
buraya ayna kırılır
kırılırsa obsidiyeninden yanardağ
nehrinden su
alışılabilinir derin siyaha
en incesinden geceye gevezelik ettiğim şuâ
yasını tutuyor geleceğin
neolitik çağdan beridir
inşa edilmiş duvarlara
sırların motifi
bugünden düne tünel
ne çok hevesi örüyor saçlarından
teline tanrı değmemiş
ağız dolusu sevmelerin
balyoz tutar dili
toprak altında toprak
çoktandır benimle görülmedi.
Kazı/21