NEREDE ÇOCUKLUĞUM?
Hani yarın bayramdı, çat kapı geldim anne
Doya doya uzansam dizlerine. Suçumdan bahsetmezdin, ceza mıdır yokluğun? Ne muhallebi kokusu Yosun tutmuş tahta oyuncaklarım Soğurulmuş parıltılar Hep mi susacaksınız, nerede çocukluğum? Umarım düne dair birşeyler konuşurlar Damlarda yuvalanmış üveyikler, kumrular Ben de bu evde doğdum. Ekmeğimi bölüşürdüm kış boyu Artık haz vermiyor bu nazlı bahar Neşeyle uçarsınız, nerede çocukluğum? Patiska urbalarla, kara lastikler giyer Bağları bahçeleri hasıra çevirirdik. Gah düştüm, gah doğruldum. Değişmiş mi tabiatın karakteri, dokusu? Bir yudum suya aç, kadim topraklar! Salıncaklar kurduğum ıhlamur ağaçları Yağmurda saklardınız, nerede çocukluğum? Teğet geçerdi acılar, cenaze alayları Hayata dair güncel hayallerimiz vardı. Minyatür bahçeler, köprüler kurdum Ezbere koşardım okul yolunu Fi tarihinden kalma Arnavut kaldırımlar Aynı kulvardasınız, nerede çocukluğum? Vaktiyle bu civarın en gözde bekarıydı Mahallece sevmiştik Güzide Ablayı Saçlarına pembe güller takardım Başına taç yapmış elin oğlunu. Belleğimde canlanan ey masum hatıralar Su gibi akarsınız, nerede çocukluğum? Gönlümün kıyısından onca güzeller geçti Şu vefasız yüzünden harcadım gençliğimi. Çoktan beri yorgunum. Baba ocağımın ateş komşusu Yalan imiş meğer cümle masallar Şimdilerde kanmasın, nerede çocukluğum? |